“Yaşamak, ıstırap cekmektir,” demişti Schopenhauer ve Nietzsche.
“Yaşamak sevmektir,” demişti St. Aygustine. Sevmek, orada olmaktır. Sıradan olanda sıradışını bulmaktır.
Schopenhauer ,Kimsenin bir başkasına yardım etmeyi amaçlamadığında inanır; aslında insanlar yalnızca kendi güçlerinin hüküm sürmesini ve artmasına arzu ederler.
İncelemeye, hikayenin anlamına dair yazarın kendi çıkarımıyla başlayalım.
Defteri masanın üzerine bıraktım; sordum Severin'e:
"Şimdi bana bu öykünin ahlâksal yanını açıkla bakayım."
Sırtınü dönmüştü bana; hiç kıpırdamadan, sıkıntılı bir sesle
"Ben bir eşektim, hepsi bu kadar" dedi ve ekledi: " Hic degilse
Schopenhauer'in dinsel-ahlaksal insan ve dünya yorumundan Hıristiyanlığın ve öteki dinlerin anlaşılması için çok şey kazanılabileceği ne denli kesinse, onun, dinin bilgi açısından değeri hakkında yanılgıya düştüğü de o denli kesindir. Kendisi bu konuda, hepsi de romantizmin yandaşı ve Aydınlanma ruhunun yeminli inkârcıları olan döneminin-bilimsel öğretmenlerinin itaatkâr bir öğrencisiydi sadece; günümüzde doğmuş olsaydı, dinin sensus allegoricus'undan* söz edebilmesi mümkün olmayacaktı; daha çok saygı duyacaktı hakikate, adeti olduğu üzere şu sözcüklerle: şimdiye dek hiçbir din, ne dolaylı yoldan ne de doğrudan doğruya ne dogma ne de mesel olarak, bir hakikat içermiş değildir.
*eğretileme duyusu
Sayfa 84 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Schopenhauer kitaplarını afilli aforizmaları bulup çıkarmak için okuyor birçok kişi. Eminim ki onu okuyan çoğu kişi felsefesinden habersiz. Bu yüzden ‘karamsar felsefeci’ olarak anılıyor. Oysa karamsarlığının içindeki güzelliği görebilmek ve kitaplarını doğru yorumlamak için onun felsefe sistemini bilmek gerekir.
Ben de biraz bu felsefe sistemini
1. Friedrich Nietzsche: "Evlilik, iki insan arasında bir hapishane ve sıkıntı kaynağıdır."
2. Arthur Schopenhauer: "Evlilik, bir erkeğin ve kadının en büyük hatalarından biridir."
3. George Bernard Shaw: "Evlilik, bir insanın yanlış tahminlerini iki kişinin hayatı boyunca sürdürmesidir."
4. Oscar Wilde: "Evlilik, iki kişinin birbirlerini anlaşılmamakta oldukça yetenekli olduklarına dair bir kanıttır."
5. Søren Kierkegaard: "Evlilik, iki kişinin birbirlerine ilişkin yanılsamalarını resmi olarak onayladıkları bir sözleşmedir."
Simone de Beauvoir'un evlilik ve cinsiyet rolleri üzerine söylediği bazı önemli sözler:
1. "Evlilik, kadınlara özgürlüğü vermez, onları sadece bir başkasına bağımlı hale getirir."
2. "Kadınlar, kendi kimliklerini bulmak ve kendi amaçlarını gerçekleştirmek için evlilik dışı seçeneklere de sahip olmalıdır."
3. "Geleneksel evlilik kurumları, kadınları erkeklerin isteklerine tabi kılarak onların özgürlüklerini sınırlayabilir."
4. "Kadınlar, evlilikte kendilerini bulmamalı; kendi bağımsız kimliklerini ve amaçlarını keşfetmelidirler."
5. "Evlilik, kadınları ikincil ve bağımlı konumda tutabilir; bu nedenle kadınlar kendi hayatlarını yönlendirebilecekleri seçenekleri aramalıdırlar."
İlk okuduğum talihsiz kitabı ile hakkında olumsuz düşüncelere kapıldığım Alman filozof, bu eseri ile biraz sevdirdi kendisini :)
Kitap altı bölümden oluşuyor.
Temel bölümlendirme, Bir Kimsenin Ne Olduğu Üzerine, Bir Kimsenin Neye Sahip Olduğu Üzerine, Bir Kimsenin Neyi Temsil Ettiği Üzerine, Öğütler ve Özdeyişler, Yaşam Çağlarının Farklılığı
Hitler...
Babası, gümrük muhafaza memuru. Avusturyalı, öğrenim görmemiş, tüm gençliği başarısızlık üzerine kurulu, sıfırdan gelen, tanınmamış bir adam. En büyük merakı resim. Fakat akademiye kabul edilmiyor ve liseyi bitiremiyor. Buna rağmen olağanüstü derecede okuyan birisi. Viyanada kimsesizler yurdunda kalırken, yatakhanede ışık yok ve parklara gidip lambaların altında kitap okuyor. Gündüz resim çizip satıyor, biraz para kazandığı vakit, geceleri kütüphaneye kapanıyor. Çok ağır eserleri hatmediyor. En fazla etkilendiği iki filosof Nietzsche ve Schopenhauer.
"İnsanlar korkak olduklarından daha fazla tembeldir ve en çok korktukları şey de, o koşulsuz dürüstlüğün ve çıplaklığın onlara yamayacağı zorluklardır."
Schopenhauer'un kişiliğinin, özellikle en hassas bölgelerinden birinin kesinlikle cinsellik olduğu gözlenebilir. Schopenhauer yaşamı boyunca çok güçlü bir libidodan, kendi deyişiyle "doymak bilmeyen cinsel arzusundan" mustarip oldu ve cinsel ihtiyaçlara bu bağımlılığı küçük düşürücü bir kölelik olarak duyumsadı. Bekar bir adam olarak çok sayıda günübirlik ilişkinin yanı sıra, yakasını bırakmayan bu içgüdünün varlığını büyük bir öfkeyle hissettiği uzun süreli yalnızlık ve yoksunluk dönemleri de yaşadı. Nietzsche, Schopenhauer'in çileciliği övdüğü Ahlakın Temeli Üzerine'yi okuduktan sonra şu tanıyı koymuştur: "Bir işkenceden kurtulmak istiyor."
Kaynak: Didier Raymond, Arthur Schopenhauer:Bir Filozofun Huzurunda, s. 9
Pek çok ülkeyi ve ulusu ve birkaç kıtayı görmüş olan bir gezgine, tüm insanlığın ortak özellikleri olarak ne tür nitelikleri keşfettiği sorulduğunda, şöyle cevap vermişti: “Tembelliğe meyillidirler.”
Eğitim daha ziyade bir kurtuluştur, bitkinin nazik filizlerine zarar veren tüm zararlı otların, zararlı böceklerin, molozların ortadan kaldırılması, aydınlığın ve sıcaklığın yayıIdığı parlaklık, gece yağmurunun sevgi dolu acelesidir.
Mutlu bir yaşam imkânsızdır, bir insanın erişebileceği en üstün şey kahramanca bir yaşamdır. Böyle bir yaşam hangi tarzda ve hangi nedenle olursa olsun, ezici tuhaflıklar karşısında bir şekilde herkese faydası dokunacak bir şey için mücadele eden, sonunda galip gelen ve galibiyeti için küçük bir ödül alan ya da hiçbir ödül almayan kişi tarafından yaşanır..