Çok akıcı ve rahat okunan hatta bir an önce bitirme tutkusuyla elimden düşürmeden okuduğum bir kitap. Olay örgüsünün arasına kattığı Yunan Mitolojisi anlatımlarıyla mitoloji merakımı depreştirdi. Aynı depreşme Berlin'deki Zeus Sunağı, Pergamon Müzesi ve Bergama Antik Kenti için de geçerli. Bergama'ya giderken rehber olarak yanınızda bulundurabileceğiniz bir kitap.
"İnsanlarla uğraşmayın yüce Zeus, tekin değil bu yaratıklar. Belki de sizden önce, yani Hera'dan, Poseidon'dan, Hades'ten yani tüm tanrılardan, belki de bizden önce, yani Kronos'tan, Rheia'dan, Gaia'dan, Uranos'tan, yani tüm titanlardan önce onlar vardı. Belki de bütün şanlı titanlar, görkemli devler ve siz kudretli tanrılar, yani bütün ölümsüz varlıklar, insan denen o ölümlü varlığın hayalleriyiz. Belki de bizi yaratan onların zihinleridir, akıllarıdır, rüyalarıdır. Belki de onların inancı olmasa biz olmayız, belki de onların duaları olmasa gücümüzü kaybederiz. Küçümsemeyin onları yüce Zeus, gizemli bir yan varbu insan denen mahlukta, karanlık bir taraf"
Destina'nın güzelliği mıknatıs özelliği kazanmaya başlamıştı. Hele bir sır verecek gibi öne eğilip, hanım hanımcık elbisenin altında kendi hallerine bırakıldıkları anlaşılan göğüsleri, beyaz keteni iyice gerince...
İnsanoğlu asla kendi efendisi olamayacağını, dünya nimetlerini daha eşit paylaşmak isteyenlerin, ölümden sonra tatlı hayat vaat edenlere karşı daima kaybedeceklerini çoktan anlamıştı.