Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ses
Arapçada صوت Savt kelimesi, "Ses" demek olup صمت Samt ise "Suskunluk" demektir. İki kelime arasın- daki fark "Vav و " ve "Mim م" harfleridir. Vâv ve Mîm dudak harfi olup ses dudaktan, suskunluk ise yürekten çıkar. İnsan, Anne karnında Vâv'a benzer; çıkardığı ses, onun varlığına işarettir. Secde halinde ise Mîm gibidir. İnsanın, suskunluğunu sadece secdede Rabbine arz etmesi de bundandır. Sonuç olarak; Secde ne güzel bir şey, yere fısıldıyorsun, arş-ı âlâ duyuyor...
Allah Teâlâ (Celle Celâlehu) şöyle buyurur: لَهُمْ مَا يَشَاؤُنَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ "Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda dahası da vardır." (Kaf Sûresi, 50/35.) Müfessirlerden birine göre, dahası kelimesiyle kastedilen Allah Teâlâ(Celle Celâlehu) tarafından cennetliklere üç armağan verilmesidir. Bu armağanlardan birincisi, cennetlerde benzeri bulunmayan bir ilahi bağıştır. Nitekim Allah Teâlâ(Celle Celâlehu) şöyle buyurur: فَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَا أُخْفِيَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ أَعْيُنٍ جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ "Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez." (Secde Süresi, 32/17.) İkinci armağan, onlara Allah katında selam verilmesidir. Bu, hediyeden daha üstün bir mükâfattır. Nitekim Allah Teâlâ (Celle Celâlehu) şöyle buyurur: سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبِّ رَحِيمٍ "Onlara merhametli Rabbin söylediği selam vardır." (Yasin Süresi, 36/58.) Üçüncü armağan, Allah Teâlâ (Celle Celâlehu) onlara: "Ben sizden hoşnudum" diye buyurur. Bu da hediyeden ve selamdan daha üstün bir armağandır. Nitekim Allah Teâlâ (Celle Celâlehu) şöyle buyurur: وَرِضْوَانٌ مِنَ اللَّهِ أَكْبَرُ "Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür." (Tevbe Sûresi, 9/72) Yani Allah'ın onlardan razı olması, içinde yüzdükleri nimetlerden daha üstün bir armağandır. Bu Allah'ın rızasının fazileti ve kulun rızasının da ürünüdür.
Reklam
Secde Suresi, 26-30. Ayetler Arası
Yurtlarında dolaştıkları kendilerinden önceki nice nesli helak etmiş olmamız onlara -/sonrakilere- yol göstermedi mi? Bunlarda elbette dersler vardır. -Hakikati- dinlemezler mi? Kupkuru yerlere suyu ulaştırdığımızı, onunla hayvanlarının ve kendilerinin yemekte oldukları ekini çıkarmakta olduğumuzu da mı düşünmediler? -Hakikati- görmezler mi? “Doğru söylüyorsanız bu fetih -/hüküm- günü ne zamanmış!” derler. -Ey Peygamber!- De ki: “Fetih -/hüküm- gününde kâfir olanlara -o günkü- imanları yarar sağlamayacak ve kendilerine bakılmayacak da!” -Ey Peygamber!- Onlardan yüz çevir ve bekle! Şüphesiz ki onlar da bekleyenlerdir.
Secde Suresi, 23-25. Ayetler Arası
Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir ki! Şüphesiz ki biz suçlulardan intikam alıcılarız. Andolsun ki biz Mûsâ’ya da Kitabı vermiştik. Sen -de- ona -/ona verilen vahyin aynısına- kavuşacağından şüphe etme! Onu İsrailoğullarına bir rehber kılmıştık. Sabrettikleri ve ayetlerimize kesin bir şekilde inandıkları zaman onların içinden, emrimizle doğru yola ulaştıran önderler çıkarmıştık. Şüphesiz ki Rabbin anlaşmazlığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hükmedecektir.
Secde Suresi, 18-21. Ayetler Arası
Mümin olan kişi, yoldan çıkan kişi gibi midir?* -Elbette- bir olamazlar. İman edip iyi işler yapanlara gelince, yaptıklarının karşılığında bir ikram olarak onlar için barınılacak cennetler vardır. Yoldan çıkanlara gelince, onların barınağı ise ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri döndürülmüş -olacaklar- ve kendilerine, “Yalanlamış olduğunuz cehennem azabını tadın!” denecektir. -Hakikate- dönsünler diye en büyük azaptan önce onlara mutlaka en yakın azaptan** -/dünya azabından- tattıracağız.
Secde Suresi, 15-17. Ayetler Arası (Secde Ayeti)
Bizim ayetlerimize inananlara onlarla -/ayetlerimizle hakikat- hatırlatıldığı zaman, kibirlenmeden secde eder ve Rablerini hamd ile tesbih ederler. Rablerine korkuyla ve ümitle yalvararak vücutları yataklar-ın-dan uzak kalır*; kendilerine verdiğimiz rızıktan -Allah yolunda- infak ederler -/ihtiyaç sahiplerine verirler-. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne göz aydınlıklarının gizlendiğini kimse bilemez.
Reklam
Secde Suresi, 13-14. Ayetler
Biz dileseydik elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat “Cehennemi tamamen cinler ve insanlarla dolduracağım!*” diye benden kesin bir söz çıkmıştır. -O gün o inkârcılara şöyle diyeceğiz:- “Bugüne kavuşmayı unutmanızın karşılığını tadın! Doğrusu biz de sizi unuttuk** -/azapta terk ettik-; yaptıklarınız nedeniyle süresiz azabı tadın!”
Fussilet suresi
Mekke'de indirilmiş olup 54 ayettir. Kur'an ayetlerinin apaçık anlaşılır hale getirilmiş olmasını ifade etmek için kullanılan fussilet kelimesi surenin 3 ayeti ile 44 ayetinde geçmektedir ve sure adını buradan almaktadır. Sure "hamim es secde" ve "mesabih" adıyla da bilinmektedir. Sure diğer mekki sureler gibi inanç esaslarından söz etmektedir. Sure demek ki müşriklerinin baskıcı tutumları ve Kur'an karşısında takındıkları tavır gündeme getirilmekte ayrıca peygamberlerine karşı bu tutumu sergileyen önceki kavimlerden örnekler verilmektedir.
Sayfa 404 - Cilt 4Kitabı okudu
Secde Suresi, 10-11-12. Ayetler Arası
-İnkârcılar- “Toprağın içinde kaybolduğumuz zaman biz mi yeni bir yaratılışta olacakmışız?” derler. Doğrusu onlar Rabblerine kavuşmayı inkâr edenlerdir. De ki: “Size vekil kılınan -/görevlendirilen- ölüm meleği sizi vefat ettirecek, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” O suçluların Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri ve “Rabbimiz! Gördük, duyduk; bizi -dünyaya- geri gönder de iyi işler yapalım; artık kesin olarak inananlarız!” diyecekleri zamanı bir görsen!
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.