Evrenin ışığıyla oynuyorsun her gün.
Sen, çiçeğe ve suya gelen minicik konuk.
Her gün bir salkım gibi ellerim arasında
ezdiğim o beyaz küçük baştan daha fazlasın sen.
Benzemezsin kimseye verdim vereli sana gönlümü.
Bırak yatırayım seni sarı soluk çelenklerin arasına.
Güneyin yıldızları arasında kim yazıyor adını dumandan harflerle?
Ah,
KÖROĞLU’NA MEKTUP
Benden selam olsun Koç Köroğlu’na
Şimdi devir başka, zaman değişti.
Karga konar kır atların beline
Arpa bulunmuyor, saman değişti.
Gayri ne Kenan var, ne Demircioğlu...
sular karardığında yekta'nın mezmurudur
benim bir suyum vardı akıyordu
bir toprak yeşertip akıyordu
bir yerlerde birikmeden akıyordu
-o anlatılamaz çömleği bir dere çamurundan karıp yapmışlar
kıyılarındaki evliyakeçesi otlarının kokusu sinmiş sanki
uzağa götürüyor insanı götürüyor bir çorak sarılığın düzüne
.... İnsanın sözcüklerden daha fazla anlaşılıp, sevilmesi ne kadar tatlıymış meğer, meğer sevmek ne güzelmiş, sende anladım.
Yüreğimde ki güvercinlerin gökyüzüsü olmaya var mısın?
Sedef Orman