Modernleşme
Modernleşme sanayileşmeyi, kentleşmeyi, yükselen okuryazarlık, eğitim, refah ve toplumsal seferberlik düzeylerini ve daha kompleks ve ayrışmış mesleki yapılar içerir.
bu adam benim babam
bu adam benim babam babaların en babası insanların en hası yüreği düğün sofrası direnci sabır kayası ellerini bir görmeyin elleri ellerin en irisi elleri bal arısı
Reklam
Özellikle katı ve baskıcı bir ortamda yetişmiş insanlar için zaman, içinde bulunulan anın değerlendirileceği bir varoluş boyutu olmaktan farklı bir biçimde, tüketilmesi ve bitirilmesi gereken bir nesne gibi kullanılır. Örneğin böyle bir insan arabasıyla bir yere gitmek için yola çıktığında, onun için önemli olan şey bir an önce gidilecek yere ulaşmaktır; arada geçen zaman ise sindirilerek yaşanmaz. Dolayısıyla yaşamın tümü de yerine getirilmesi gereken bir görevler dizisi olarak tüketilir. Gün, akşamı etmek için; okul, bitirmek için; cinsel ilişki orgazma ulaşmak içindir. Böyle bir insan seferberlik durumundadır; kendisine sürekli görev üretir ve bir türlü gevşeyemez. Kendisinden kaynaklanan bir tehdidin sürekli baskısı altında olduğundan, gevşediği anda boşluğa düşer ya da suçlanır, dolayısıyla kendi benliğini algılamaya da fırsat bulamaz.
Rum çetelerinin en iyi teşkilatlanmış olanları ve en tehlikelileri hiç şüphesiz, İstanbul'daki Pontus Cemiyeti tarafından idare edilenlerdi. Bu cemiyetin ve Pontus'la ilgili her kişinin amacı, Rize'den İstanbul Boğazı'na kadar uzanan Kuzey Anadolu toprakları üzerinde bir Pontus devleti kurmaktı. Uzun süreden beri, bu hayali gerçekleştirmek için çaba harcayanlar, Osmanlıların Birinci Dünya Savaşı'na girmesini fırsat saymış ve Çarşamba, Samsun, Bafra civarındaki Rum köylerinde depoladıkları silahları, hükümetin ilan ettiği seferberlik emrine uymayan Rum gençlerine veya askere alınıp birliklerinden kaçmış olanlara dağıtarak çeteler kurmuşlardı.
Şu rezaleti de yapmışlar şu topraklarda!!!
İstanbul Genelevinde tam bir seferberlik başlatıldı. Sokaklar duvar diplerine kadar yıkanıp temizlendi. Genel evlerin badana ve boyaları tekrar tekrar elden geçirildi. Hayat kadınlarının en seçkinleri görevliler tarafından doktorlara muayene ettirildikten sonra, bir de hamama götürülüp yıkandırıldı. Bu arada genel ev yerli müşterilere yasaklandı. Kaçamaklara karşı da genel ev kapısına bekçiler kondu. Amerikan savaş gemisi limana yanaştığında, genel ev ve özel aşk evleri Amerikalı ziyaretçilerin emir ve görüşlerine hazırdı. Böylece, ABD ile sıcak ve yakın ilişkiler de başlamış oluyordu. Haa, bu arada İstanbul'u fethetmek ve yine işgalden kurtarmak amacıyla canlarını bir an bile tereddüt etmeden veren dedelerimizin kemikleri sızlasa da ne gam! Amaç; Amerikalı dostlarımız(!) memnun olsun.
TAKVİMDE GÜN HENÜZ İŞARETLENMEMİŞ. Her ay, her gün açık durur hala. Bu günlerden biri işaretlenecek bir çarpıyla. İŞÇİLER HAYKIRIRLAR EKMEK DİYE. Tüccarlar bağırırlar pazar diye.
Reklam
Birinci Cihan Harbi'ne Osmanlıların neden "Seferberlik" dediklerini anlamak kabil değildir. Bu herhalde orduya asker vermeyen İstanbul'dan ilk defa bol bol kurban istediği için olmalı.
Sayfa 155
Bu bir seferberlik. Bizler, son nefesimize kadar savaşacak askerleriz. Akıllılığa karşı. Aptallığa karşı Çünkü ortada bir savaş var Bir savaş
Diyanet gibi kurumlar, muhafazakâr ve İslâmcı akımlar ve ulemanın, yok edilmekten çok uzak bir şekilde, her ne kadar bir süre ona tabi olsalar da devletin bir parçası olmaya devam etmesi anlamına geldi. Devlet içindeki güçler dengesini bu gruplar lehine giderek artan oranda değiştiren şey Soğuk Savaş ile bağlantılı anti-komünist politikaların yanı sıra, 1980’lerden itibaren benimsenen neoliberal yeniden yapılandırma politikaları gibi olumsal olaylardı. Bunlar Diyanet dahil dini seferberliğin, din eğitiminin, vakıfların ve işadamı derneklerinin seferber edilmesinin arkasındaki yapının büyümesini sağladı. Diyanet devlet içinde ve dışındaki diğer fraksiyonlarla birlikte ya da koalisyon içinde İslâmcı seferberlik için daha uygun bir ortamın yaratılmasında kritik bir rol oynadı.
Biz bu Seferberlik'te Araplara da yaranamadık. 'Aman şu Arap'ın susuz gölgesiz çölüne İngiliz gavuru girmesin,' diye bunca boğuştuk. Arap bize 'Sağol,' demedi. 'Sağol'dan geçtim, dönüşte bitire yazdı bizi....
Sayfa 326 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.