352 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Ömer'in hayatı, İstiklal Harbi'nde tesadüf eseri Anadolu'nun bir kasabasında seyahat ettiği bir tren istasyonunda yanına yaklaşarak ona su ikram eden küçük bir kızla tanıştıktan sonra aklına bile gelmeyecek şekilde değişir. İntikal ettiği muharebe alanından sağ dönen Ömer yine aynı istasyonda inerek tanıdığı günden beri aklından hiç çıkmayan küçük kızı görebilirim umuduyla aynı istasyonda bir kere daha dolaşmak ister. O sırada eski bir arkadaşı olan ve aynı kasabada mühendis olarak çalışan Murat ile karşılaşır. Murat birkaç gün onu misafir etmek ister. Kaldığı bu günler içinde yörede bulunan Aşağı Sazan ve Yukarı Sazan isminde iki köyün aralarındaki husumete şahit olur. Hatta bir grup Yukarı Sazan'lı olduğu düşünülen kişilerin arabaları durdurarak soydukları insanları da görünce duruma yardımcı olmak babında olay yerini incelemek ister. Fakat bu soygunu yalanların aslında en büyüğü 16 en küçüğü 5 yaşında olan 13 tane hiç kimsenin kendi köyünde barındırmak istemediği kimsesiz çocuk olduğu ortaya çıkar. Ömer'in seferberlik çıkmadan önce bir öğretmen okulundan mezun olduğunu tekrar hatırlaması ile (ki savaşın uzun ve çetin geçmesi onun tamamen bir asker olduğu fikrini zihnine kazımıştır) böylece olaylar başka bir şekil alır. Ömer kimsenin istemediği bu 13 çocuğun artık hem hocası hem de hamisi konumundadır. Ve bir yandan da iki köy arasındaki kan davasını çözmeye çalışır. Reşat Nuri Güntekin romanları hem istiklâl savaşı öncesi hemde sonrası Anadolu'yu anlamak için bile okunur
Kan Davası
Kan DavasıReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 2009652 okunma
...sonra işte bu harp başladı, ikinci günü seferberlik ilân olundu, üçüncü günü trenle sevk olunduk. bizimkiler, beni geçirmeğe istasyona geldiler. irinacığım, birlikte yaşadığımız on yedi yıl içinde onu hiç bir zaman bu hâlde görmemiştim. bir gece evvel sabaha kadar ağlamıştı... ...
Sayfa 14 - günce yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Müzakereler ve seferberlik arasında bir uçurum;
seferberlik ve savaş arasında belirsiz bir çizgi vardır ve herhangi sorumsuz bir adamın davranışı bir ülkeyi çizginin öbür tarafına geçirebilir.
EMİNE BACI
Ben Numanlar Köyü’nden Emine Bacı Yaşım belki doksanbir, belki seksensekiz. Ellerim ayaklarım buğdaylar kadar temiz Yaz gelince dibeklerde çaresiz Dövülen benim benim,benim! Benim şimdi harmanlarda savrulan
İşte tarih İşte şiddetin iğrenç yüzü Biz başlatmamışız hiçbir savaşı Bizimle başlatılmış bütün savaşlar Bizimle bitirilmiş yine Kölelik çoğaltan zaferler adına Vurulup düşmüşüz dünyanın her yerinde Gidenimiz bir daha dönmemiş geri Yemen olmuşuz Balkan olmuşuz Seferberlik olmuşuz Ve her büyük savaşın sonunda Ölümlere karşı türkülerle durmuşuz Hangi inancın sesidir bu Hangi körlüğün koyun kurbanlığı Ki uğrunda can verdiğimiz topraklarda Canı alınan kurbanlara dönmüşüz
Kültür ise, milletlerin hayatında bir şahdamar önemindedir. Kültür, bir milletin dil, din, tarih şuuru, gelenek ve göre nek zinciri ile güzel sanatlarından ibaret! İlim, teknik, medeniyet milletlerin elbette vazgeçemeyeceği esaslar. Fakat bir şartla: Kültürlerinden kopmamak şartıyla. Çünkü ilmin, tekniğin, medeniyetin meydana getirdiği zevkler vardır Bu zevklere dalan ve alışan topluluklarda bir gevşeme meydana gelir. Kendi kültürlerine sımsıkı bağlı kalan milletlerde ise bir dayanışma, vatana, devlete, istiklâle... sımsıkı sarılma azmi görülür. Bu bakımdan tarih boyunca, kendi kültürlerine bağlı kalan milletler, medeniyette ilerleyen ama kültürlerinden koparak zevk ve sefa alemlerine dalan milletleri daima mağlup etmişlerdir. Bunun en son örnekleri işte ortada: Fransız'ın ve İngiliz'in tekniğini, Arap toplulukları, kendi kültürlerine bağlı kalarak yendiler. Bu bakımdan bütün İslam ülkeleri, hem eğitimde, ilimde teknikte yeni bir seferberlik başlatmalıdırlar hem de kendi kültürlerini araştırıcı, yayıcı, yaşatıcı olmalıdırlar.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.