Her zaman olduğu gibi hayalî acılar gerçek suçların üstüne çıkıyor: Ah! Zihnimizdeki canavarlar ve hayaletlere kulak asmak yerine, gerçek hayattaki kötülüklerle yetinseydik zavallılığımız ne kadar katlanılır, hayat ne kadar güzel olurdu.
‘Sen’ dili çocukta suçluluk hissi oluştururken, ‘ben’ dili ise çocukta yetersizlik duygusunun kapısını açmaktadır. Bu bağlamda çocukla doğru iletişimde en doğru değil; davranış dilidir. 
… anne babanın görevi evladından bir başarı öyküsü çıkarmaya gayret etmek değil, zaten yazılmış öykünün okunacak hale gelebilmesi için uygun ortam hazırlamaktır.