İlâhî huzurda olmanın edebi, güzel ahlâkia bezenmek ve edebe bürünmektir. Orada boş bir şey ve günah bulunmaz. Bu huzur hali, kula daha dünyada verilmiş bir cennettir. Cenâb-ı Hak cenneti şöyle tanıtmıştır:
"Orada hiçbir boş ve günah söz işitmezler; ancak kendilerine sürekli, 'Selâm size, selâm!' denir" (Vakia 56/25-26).
"Mobilya Yapımevi"nin çırağı, elinde bir küçük şişe ile şimdi dükkâna girdi. Manavın önünde lacivert elbiseli biri, kavunları yokluyor. Küçük mektepli kızlar geçiyor.
Bu dekor, dakikadan dakikaya, saatten saate, hatta bomboş olduğu zaman bile aynı olmadan değişecek. Ben bu değişen manzarayı seyrederek seni akşamlara kadar bekleyeceğim. Akşamüstü içki içmeye gideceğim. Sonra seni yine bulacağım. Bu akşam, niyetim, sana yalnız uzaktan bakmak. Önünden bir selam verip geçmek. Yanıma gelmeyeceğine eminim, olsun. Seni gören bir yerde oturup vapur iskeleye yanaşıncaya kadar seni gözleyeceğim. Beni görürsen kızacaksın. Lafını şaşıracaksın. Belki de yer değiştireceksin. Görmezsen, uzun zaman seni seyretmek fırsatını bulacağım. Manav, hani o perde sopası içlerinden çıkan zemberekli şeye üç kavun bağladı. Kavunlar zıp zıp sıçrıyorlar.
Sayfa 38 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları·Kitabı okuyor