Ulaş
Hele Ulaşa Ulaşa Ulaş benziyor güneşe Ulaş kardaş can verirken Görenlerin aklı şaşa Ulaş canım Ulaş gülüm Sana yakışmıyor ölüm Sana demedim mi kardeş
Yapı Kredi Yayınları
Seviyorum hepinizi uleyyn
Mor’a doğru yürüdüm ama Rhys önüme geçti. Yüzü gergindi. Ayak parmaklarımın ucunda yükseldim. “İyi olacağım... Hepimizi iyi olacağız.” Dudaklarına kondurduğum öpücük boyunca gözlerini benden ayırmadı. Ondan ayrıldığımda bakışları Cassian’ı buldu. Cassian eğilerek selam verdi. “Canım pahasına, Yüce Lord. Onu canım pahasına koruyacağım.”
Reklam
Arkadaşlara, (ama sahiden arkadaş olanlara) selam.
Sayfa 143 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Ne ise, arkadaşlara, (sahiden arkadaş olanlara) selam.
Sayfa 143Kitabı okudu
Dışarıda fırtına yüklü havalar Rüzgar nasıl esiyor canım Nasıl esiyor rüzgar Başımın üstünde bahar çağrısı Sevdaya benzer çılgın bulutlar Bir de şu bizim erkenci kuşlar Yare selam edin olur mu dostlar
Reklam
Selam canım, gözlerinden...
İbrahim Havvas (rahimehullahu) anlatıyor; "Bir gün Likâm Dağı'nda idim. Bir nar ağacı gördüm, canım çekti. Ondan bir nar kopararak yardım, ekşiymis, elimden attım ve yoluma devam ettim. Az ileride birini gördüm, yere serilmiş ve üzerine arılar üşüşmüştü. Adam'a selâm verince; "Aleykümselâm, ya İbrahim!" diye cevap verdi. "Beni nereden tanıyorsun?" diye sordum. "Allah'ı tanıyanlara hiçbir șey saklı değildir." karşılığını verdi. Ona; "Anlaşılan Allah ile münasebetin var, șu arılardan seni kurtarmasını O'ndan istesene." diye takıldım. Bana șu cevabı verdi; "Ben de senin Allah ile münasebetin olduğunu sanıyordum. Asıl kendin, nar düşkünlüğünden seni kurtarmasını istesene! Nar düşkünlüğünün acısını insan âhirette çeker, oysa arı sokmasının acısı dünyadadır. Öte yandan arı sokması vücudu incittiği hâlde azgın arzular, iğnelerini kalbe batırırlar."
Biraz dedikodu yapalım gene: bu Goethe’yi de Beethoven hiç sevmezmiş. Burada Goethe kazanıyor: çünkü öbürü müzisyen; o anlamaz. Beethoven de kızmış, Dokuzuncu Senfoni’ye Schiller’in şiirini koymuş. Malumu âliniz, Schiller’le Goethe’nin arası biraz şekerrenk. Zaten Beethoven, Goethe’ye parkta imparatora selam verdi diye içerliyor. Anlayamadım efendimiz: yani Beethoven’in arası iyi değil mi imparatorla? Ne aptal şeysin Olric. Ondan değil. Sosyal meseleler bakımından canım! Sosyal bakımdan bilinçlenmiş her adamın evinde bu nedenle Dokuzuncu Senfoni bulunur. Yalnız, bu Goethe hakkında çok iyi şeyler duydum. Biraz aklınız karışacak galiba efendimiz. Bilmem ki. Karışsın Olric. Bugüne kadar boş bir kâğıt gibi temiz kaldı. İyi koruduk uzun süre. Biraz da zorlansın. Saflığını kaybetsin biraz. Aklımız, maceralardan korkmasın biraz. Ne demek biraz? Hiç korkmasın. Hiç yorulmadan mı ölelim istiyorsun? Sonra, Oblomov gibi erken ölürüz. İyiyi kötüden ayırmasını öğrenmek istiyorum. Uğraştı da beceremedi desinler. Biraz heyecanlanıyorum; bilmediğim, görmediğim hayallerin baskısını hissediyorum, efendimiz. Sizin için korkuyorum. Belki, çok önceden hazırlığa girişmeliydiniz efendimiz.
Sayfa 52 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
635 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.