Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lara♤♤♤
"Sen değil miydin bana bu hayatta tek bir doğru vardır. O da gördüğün ve duyduğundur, diyen? " Cevap beklediğim bir soru değildi. O da cevap vermedi zaten . "Aynen öyle Alp Akkor. Görmediğim hiçbir şeye inanmam ben."
Sayfa 19 - Parola yayınlarıKitabı okuyor
Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Reklam
"Ben bir deliyim, Minho ! Bunu o kahrolası kafan neden almıyor? Sen virüsü kapmış olsaydın ve neler yaşamak üzere olduğunu bilseydin arkadaşlarının bunu görmesini ister mıydın? Hı? İster mıydın? Onunla tartışmalarını istiyordu. Kavga etmelerini. Ona bir bahane vermelerini . Ama arkadaşları yalnızca afallamış ifadelerle ona bakıyordu. Newt sesini alçaltıp sonraki kelimelerini olabildiğince nefretle söyledi. "Ve sen , Thommy. Ne cüretle buraya gelip sizinle gitmemi istiyorsun? Ne cüretle? Seni görmek bile midemi bulandırıyor."
Sayfa 116 - PegasusKitabı okudu
Ben boşluğa üfleyen cellat değilim Karayele verdim ayaklarımı Söyle bana, eceli kim tutar perçeminden Hangi ölü bilmez nereye gittiğini Sen miydin o mehpâre, o memnû, o dilruba Söyle bana hindiba
Nurullah Genç
Nurullah Genç
"Şimdi bir şeysin benim için... Varsın. Fakat bocalıyordum. Gizlice düşündüğüm, fark edilmesinden korktuğum hakikat sen miydin, yoksa ben, hatırasızlığı, boşluğu, en ucuz şekilde, sırtımdan korkakça, hiçbir teşebbüste bulunmadan birdenbire atmak için yine hayal mi kuruyordum?.. "
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Reklam
Bir Eylül Göç Vurgunu
Gecemin lambası yok gün doğumları olmayan bir şehirde Düşse, düşeceğim hiç gelmediğin ömrüme... Günlerden bir gün Aylardan Eylül Gecenin perçemleri günü kucakladığı vakitler Beynimde bir hikaye kurguluyorum Canımı acıya yamayıp yazıyorum yamalarım dikiş tutmuyor sökülüyor, haykırsam sesim boğulacak... Harflerim dökülüyor satırlarıma hepsi
Ben, soğukkanlılığımı korumasını bilirim. Sen söylemez miydin ‘utanmadan, duygusuzluğumla öğündüğümü’
Sana bu mektubu yıllar, çok uzun yıllar önce yazmak istedim. O yıllar sesimi yeterince duyuramadığım yıllardı. Benim için, belki de hepimiz için başka yıllardı. Birbirini gereğince göremeyen, kendi duvarlarının ardına sığınmayı seçmiş o kadar çok insandık ki... Ben tutkuyla bağlandığım şehrimi öyle de yaşamıştım. Ya sen ?.. Sen o duvarları yaşamış mıydın?.. Hissetmiş miydin?.. O duvarlara sen de dokunmuş muydun ?.. Bu soruların yanıtlarını hâlâ veremiyorum. Sen bütün bunların farkında bile değildin belki... Sen belki... Benim nerede, neler hissettiğimi bile bilmiyordun... Beni, benim gibileri duymuştun, dahası benim gibilerden arkadaşların bile olmuştu bir olasılıkla. Aynı okul sıralarını, aynı mahalleyi, aynı apartmanı, aynı dili paylaştığın arkadaşların... Aynı dili ve dil duygusunu paylaştığın kader yolcuların... Bu gerçek benim için o kadar değerli ve derin anlamlıydı ki...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.