GÜNÜMÜZ AİLELERİ Biri Feminist İki Arkadaş Cafede Derdleşiyor. "Bizim hanım tutturmuş çalışayım diyor" "Elbette...çalışsın tabi"... "Ama ya çocuklar? Çocuklar ne olacak." "Kreşe verirsin." "Ama ekonomik durumumuz iyi,eşimin çalışmasına ihtiyacımız yok." "Yine de kadın çalışmalıdır,yenge hanım senden sadaka almak zorunda değildir." "Yapma ya... sadaka ne demek... biz bir aileyiz... hiç buna sadaka denir mi?" "Ben onu bunu bilmem! Kadın erkeğe yaslanmak zorunda değildir, kendi ayakları üzerinde durabilir,kendisi kazanacak ki istediği gibi harcasın. Çok gericisiniz çoook.." KARI-KOCA BOŞANMIŞ Aradan 6 Yıl Geçmiştir. "Boşandık" "Olabilir hiç üzülmedim,yenge hanım özgürlüğü tercih etmiştir." - ama mahkemede nafaka talebinde bulundu + elbette bulunacak. hakkıdır - Ulan çengelköy hıyarı biz evli iken sen değil miydin kadın ayakları üzerinde durmalıdır, kocasına yaslanmamalıdır diyen... ben şimdi kocası değilken bunca yıldır benden beslenmesine nasıl doğru dersin. Onun yüzünden bir daha evlenemiyorum lan - Şeyyy +Zıkkım! Siz değil miydiniz kadının kocasından para alması onursuzluktur diyen... Ben kocası değilim benden para alıyor hala... Benim de hukukumu savunmanız gerekmez mi? -Garsooon! Hesap lütfen! Mustafa Karakaş.
...Bu defa önceden hazırladığım bir kitabı verdim. İçine küçük bir kağıt koymuş "Hep seni düşünüyorum" diye yazmıştım. Kitabı geri getirdiğinde baktım benim verdiğim kağıda, o cümlenin altına "Ben de seni" diye yazmış. Bu iki kelime boğulmakta olan ruhuma bir hayat öpücüğü kondurmuştu sanki. Baktım küpe çiçeği tomurcuklarını patlatıvermiş. Saka kuşu sevinçle zıplayıp ötüyor. Ulan kuş sen hep böyle öter miydin be. Fırlayıp dükkanı dört dönmeye başladım. Rafların, tezgahın tozunu aldım; her yanları silip pırıl pırıl yaptım. Çiçeğe su, kuşa yem verdim. Dükkanın önüne çıktım. Baktım ta uzakta, karşı kaldırımın köşesinde, bankanın önünde bir boyacı çocuk. Bağırdım, elimle kolumla çağırdım. Ağzım sevinç ile kulaklarıma varıyor; gören de cennetten haber gelmiş sanacak. Boyacı geldi. Dışarı bir tabure alıp oturdum. Boya ulan, dedim beni her zaman bu tavda bulamazsın. Kerata ne bilsin elli kuruş yerine yüz elli kuruş vereceğimi...
Reklam
Toprak yağmura ben sana aşık olduk yeniden İmkansız gibi görünen bu mesele Girdi aklıma her gece tanıdık bi melodi Sen miydin sebebi? söylesene
Bilsen izin verir miydin kanamama, kırılmama, acımama…
Sen de haberdar değildin ve ben hayatımda ilk kez yıkmaya değil aşmaya çalışıyordum. İzin vermiyor, engeller koyuyordun. Dikenli tellerle çeviriyordun bu duvarı. Yaralanıyordum tırmanırken, kanıyordum. Kırılıyordum, acıyordum, ama bırakmıyordum. Korkmuyordum etimin kesilmesinden, duygularımın can çekişmesinden.
Neden beni olduğum gibi kabul etmiyorsun? Senden beni her konuda anlamanı falan beklemiyorum. Dünyada her türlü insan var diyen sen değil miydin? Herkesin farklı yaşam tarzı var diyen? Farklılıklar kötü değildir diyen? Bunların hepsini bana sen öğretmedin mi? Peki, neden bunları ben yaşadığımda sorun oluyor?
kimsenin keyfini bozma, diyor babam. ben de ona, bana başkaldırmayı sen öğretmemiş miydin, diye ağlıyorum... yalvarıyorum bu sahte ve haksız, yalancı ve tutarsız, kötü ve iyi niyetli insanlara.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.