Ben Sana Mecburum
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu .................... Atilla İlhan
Öyküye Öykünen Öyküler
Karaladığım birkaç müsveddeyi burada paylaşacağım. "Gramafon çalıyor. Bir kafede bir şeyler içiyoruz. Benim saçlarım yağlı. Sen ne güzel yudumluyorsun suyu. Dudakların dikkat çekiyor, ince belin süzülmüş şişeden şöyle bir. Hayran olmamak elde değil. Sen gülümserken tüm masumiyetinle, Hafız-ı Şirazi'den mısralar geçiyor usumdan. Ben de gülüyorum. Bir kutu ilaç içtim az önce, diyorum, son yudumu almak üzere dikerken şişeyi sen kafaya. Boğazında kalıyor. Öksürüyorum. Sigaranın dumanı ciğerleri kirletmiyor gibi geliyor ilk defa. Garip bir halet-i ruhiye ama değil mi? diyoruz, geçiyoruz. Kalkıyorsun, hesabı ödemek üzere salına salına yürüyorsun. Efil efil eserken rüzgar, elbisen hafif hafif takip ediyor seni. İngiliz atlarını kıskandırır zarifliğinle, hesabı öderken, dönüp reveransla selamlıyorsun beni. Gülümsüyorsun. Gülümsüyorum. Hoş bir hatıra zihni işgal ediyor. Hayır, işgal etmiyor, feth ediyor."
Reklam
Ben altın gibi bir kalp istemiyorum Ümran Hanım. Ben kötü biri olayım ama mutlu olayım istiyorum. Ben tutunmak istiyorum. Bir şeyleri ucundan yakalamak istiyorum. Ben bir parça sevgi istedim ! Gayri Safi Milli Sevgi'den payıma düşeni istedim, çok mu şey istedim ? Benim hakkımı neden vermiyorlar albayım ? Anayasayı ihlal ediyorsunuz. Ne diyor anayasa ? "Poyraz'ı sevelim ama koparmayalım." Söylesene Albayım ! Sen ne biçim emekli albaysın, hiç mi darbe yapmadın hayatında !? Ya evladım, ben sana ne diyim ki...
Sen hic mi bahar görmedin???
Sen hiç mi bahar görmedin? Yüreğin aşka sermedin? Beni kovsan gitmem derdin Yavan kokusuz yalancı Şehirde ezgimiz yandı gittin Deva bulmam, gözlerime değdin Şimdi kupkuru çöl gibi sözlerin Yavan kokusuz yalancı En kaynar su bile olsan Ateşimi söndürürdün En kaynar su bile olsan Ateşimi söndürürdün
Sırılsıklam olmadan az önce..
🌧️🌧️🌧️ Sen yağmurlu günlere yakışırsın Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler Islanan yapraklar gibi yüzün ışır Işırsa beni unutma Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün Her şeye rağmen ellerin üşür Üşürse beni unutma Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular Kahredersin başın önüne düşer Düşerse beni unutma 🌧️🌧️🌧️
Öğretmen olmuş birine neyin mülakatı neyin akademisi? Akıl alır gibi değil. Sen devlet olarak bu üniversiteleri kabul edip bizzat açıyor musun? evet. Bu insanlar bu üniversitelerden öğretmenlik yapmaya hak kazandıklarını gösteren lisans diploması aldılar mı? Evet. Peki o zaman bu neyin mülakatı? zaten resmi olarak öğretmen olmaya hak kazanmış diploması olan birinin aldığı eğitime bizzat sen devlet olarak güvenmiyorsan kendi kendisiyle çelişen bir devlet olmuyor mu? İşin aslını amacını herkes biliyor, biz torpil yapacağız, kendi kadrolarımızı devletin en dibine kadar sokacağız diyememişte, mülakat demiş işte.
Reklam
Bu kaçış neyin nesi? Peki ya bu muhafazakarlık? Peki ya bu merhamet? Peki ya bu iyilik? Peki ya bu dürüstlük? Peki ya bu yeniden, yeniden ve yeniden ayağa kalkmalar? Peki ya bu ölüp ölüp dirilmeler? Çünkü biz ahirete iman ederiz, Müslümanız ve biliriz ki hayat bu dünya ile sınırlı değil. Ölümü öldüremiyor, kabir kapısını da kapatamıyoruz. Öyleyse
Dokuzlama “Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun?”
Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun? Biz, ''Kâlûbelâ''da beraber değil miydik? Ben o günü hatırlayamıyorum. Sen de hatırlayamazsın. Ama, mutlaka yanyana idik. Tanrı buyruğuna beraber baş eğmedik mi? Evet demedik mi? Çünkü sensiz eksik oluyorum. Yarım oluyorum. Biz, birbirimize ''Kâlû belâ''da
Charles Bukowski beni bir sen anlarsın
Anla beni , sıradan bir dünya gibi değilim . Deliliğim var , ve başka bir boyutta yaşıyorum . Ruhu olmayan şeyler için zamanım yok ..
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla imtihanı
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla İmtihanı "GARSON: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk! CEMAL SÜREYA: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? GARSON: Anlamadım efendim? CAN YÜCEL: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun. GARSON:
Reklam
ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum .......... ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski İstanbul mudur? karanlıkta bulutlar parçalanıyor sokak lambaları birden yanıyor kaldırımlarda yağmur kokusu ben sana mecburum sen
"Biliyor musun, sen ve ben, bir karmaşanın içinde belirgin duran tek gerçeğiz. Diğerleri renkten renge büründükçe, onları her yere kolayca uyumlanan deriler içinde gördükçe seni hatırlıyorum. Hiç değişmedin, zaman durmuş gibi senin için. Ayrı bir yerdesin, sanki görünmez bir tepede. Beni bir tek sen anlarsın, dedim ya, o olaydan sonra iyice karıştım..." Kevser Karakaş
Ben giderim sazım sen kal dünyada, gizli sırlarımı aşikar etme, lâl olsun dillerin söyleme yada garip bülbül gibi ahu zar etme..
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.