Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatımda artık o kadar şeye tanık oldum ki bir şey beni tiksindirse de şaşırtmıyor. Her şeyde olduğu gibi bunda da başa çıkma yöntemi olmalı insanın. Ben yerinde olsam artık buna takılmam. İnsanın olduğu her yer ise tiksinilecek şey bulunur. Sen bu konuda takıntılı olup gelişmezsen, hayat sana tiksineceğin ve gelişeceğin birçok olayı önüne serer 😇
"Dünya çapında bir şeyler ortaya koymak çok zaman alır. İnsanlar güvenmez. Beklediğin anda hataya düşersin. Sen yine de yoluna devam etmelisin. Uğrunda inandığın değerlerin için. Kendin için. Sevdiğin o insan için. Ondan dahi beklemeyeceksin hiçbir şey. Sen sadece çalışacaksın ve ortaya somut bir şeyler koyacaksın. Ve elbette ki sıradan bir şey olmamalı. Uluslararası olmalısın. Evrensele hitap etmelisin. Kolay olmayacak. Bu zamana kadar da kolay değildi zaten. Lakin ilerlemeyi sürdüreceksin. Bunu yılmadan yapacaksın. O gücü kendinde bulacaksın. Duygularından beslen. Disiplinine güven." (Jack Brighty)
Reklam
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Görünen o ki, kâbuslara çalan toz pembeliği hayatın; Şafaklarda gözümüzün körlüğünü artıran Damarlarımıza uyuşturucuyu salan ve Silahlanan yalnızlıkta, beynimize kurşunları sıkan... Övünürken insanlık, teniyle ve fikriyle düşmanının Ve övgüler dizilirken, şen şakrak ve zevkle tüten sarmaşıklarda Zihinlere şarkıları düşer birden, ufuklara bayağı baktıran; Seni, beni yadırgayan bu sahtekarlığa karşın, tebessümlerle karşı duran, İşte kakofoni, işte yadırganan insanlığın bağlanmış olduğu domuz bağı Ve kıran kırana dizginler, insanlarımızı toprağından, etinden ve kanından Acısız, ipliksi iğneleriyle gaflet uykusunda avlayan! Ey, bu acımasız bir hayattır... ey, bu çektiğimiz dayanamayacağımız bir sızıdır. D.p
"Akıl der ki, öyle değil. Fakat bazen aklın göremediği, anlayamadığı şeyler vardır. Hisleri yaşarsın. O yaşadığın an gerçek olduğunu bal gibi de bilirsin. Çok sevmişsindir ve çok hissetmişsindir. Sonra inkar edersin. Mantıksal, rasyonel açıklamalar yapmaya çalışırsın. Hatta belki üzerine denemeler, makaleler bile yazarsın. Duyguların girdabından akıl ile çıkmaya çalışırsın. Oysa karaya çıktığında gördüğün kocaman bir hiçlik olur. Bomboş bir kara parçası. Sonra fark edersin ki senin istediğin üzerine dalga dalga gelen denizdir. Sen o duyguları yaşamak istersin. Onlardan kaçmak değil, onlara sahip çıkmak istersin. Böylece anlarsın ki aklın seni yanıltmıştır. Saatler geçer, günler uzar. Geceler gelir, uykular tutmaz. Sonra belki yıllar geçer. Çare olunur mu bilinmez. Sonra belki bir gün uyanırsın. Uyandığında ne kadar çok susamış olduğunu düşünürsün. Fark edersin ki sen ona, ona karşı hissetiğin en içten duygulara karşı büyük bir özlem içerisindesindir. Onu gerçekten sevmişsindir fakat aklın buna engel olmuştur. Hayat sonra böyle sürüp gider işte. Acıyla, hüzünle, karşılık bulmayan derin sevgilerle, gerçekleşmesi zor umutlarla. Sonra sen yine de çabalarsın. Kendini, hayatını daha iyi etmeye çalışırsın. Belki dersin birazcık bir umut varsa bile denemeye değer dersin. İşte bu umuda tutunup belki yıllarını vermeye hazır olursun. Böylece bu gerçek bir adanmışlığın başlangıcı olur." (Jack Brighty)
Yirmili yaşlarda sabırsızdım. hemen o an da herşey olsun bitsin isterdim,bir yerde sıra da bile beklemek eziyet gelirdi.Neyse dedim bu huyunu düzeltmen lazım.Sabrımı geliştirmek için neler yapabilirim diye düşündüm.1.5 metre delikleri küçük olacak şekilde kolye zinciri ve kurdela aldım.Başladım geçirmeye dediler ki sen deli misin dedim böyle böyle neyse.Sonra puzzle yapmaya başladım (20 ye yakın en fazla 2500 parça olacak şekilde.şimdi ki aklım olsa zaman kaybı tabi,hepsini ekleme imkanı yok bi kaçını ekleyeyim size),sonra kanaviçe işledim,yarım çuval çetin ceviz geldi eve ben kırarım dedim,1 çuval yeşil zeytin geldi ben kırarım dedim.Velhasıl kelam şimdi sabırla ilgili aklınıza ne gelirse kıvam aldık.Yani demem o ki inatçıysanız ya da sevmediğiniz bir huyunuz varsa Allah'ın izniyle değişilir.Yeter ki isteyin.
Reklam
Saf değiştirenlere inat...
Eğer her geçen gün şartlar biraz daha zorlaşıyor ise Gazze'de, her atılan bomba haber getiriyorsa şehadete, kalk ve silkelen! Olmazları olduranı an. Çünkü Allah ağaçtan düşen yaprak tanesinden bile haberdar. Sen O'nu anar isen o seni bırakmaz bir vakit bile dar. Kalk ve silkelen kardeşim, bugün, yarın ve bir gün Mescid-i Aksa'nın fethi için yalnızca Allah'a dayan. Aldananlardan olma, ne kadar güçlü gözükürse gözüksün kafirden sakın ha korkma! Allah muhakkak ki inananlar için bir zafer müjdeledi. Biz o müjde yolunda bir an olsun davamızdan şaşmadan ilerlemeye devam edeceğiz. Şaşıranlara, korkanlara, saf değiştirenlere inat daha yüksek sesle "La Galibe İllallah" diyeceğiz.
Neml Suresi'nin 88. ayeti bak ne diyor: 'Sen dağlara bakar da onları donuk-durgun görürsün. Oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır.' "Dağların hareket içinde olduklarını, kıtaların sürekli birbirine yaklaşmakta veya uzaklaşmakta olduklarını anlatmak için, yakın zamanlarda ne kadar bilimsel kitap yayınlandı, biliyor musun?" Şimdi sana soruyorum: Elinin altındaki bir tek kitabı okumak zahmetine bile katlanamayan insanoğlu, binlerce cilt dolusu bir kütüphaneye adımını atar mıydı?" "İkinci sorum da şu: Binbeşyüz sene öncesinin cahil Arap insanına, tektonik hareketlerden bahsetseydin, sana inanırlar veya seni anlarlar mıydı? "Onlara, gözle görülmeyen bazı yaratıkların insan vücuduna girdiğini ve bu canlıların hastalık yaptığını söyleseydin, tepkileri ne olurdu? Gözle görülmeyecek kadar ufak canlıları, o günün insanına nasıl anlatacaktın?”
Aldırma ; yüzümde sabitlenmiş gülümsemeye , mesleki deformasyondur..... patronumun isteğidir yani. eh ! böyledir işte ,ömrü karalama defteri gibi kullanmanın sonucu.... bilincinde ;sürekli kelimeler açar ve asla kokmazlar hiç biri güller gibi bana göre kim yaparsa aşkın tarifini ;alayı yalandır ! başkası nasıl kullanabilir ki ! sana bakarken
5 Mayıs ..3:25
Ve ben .okadar çok özledim ki sanki bir daha ,görmeyecekmişim gibi geçecek mi bilmiyorum bu sancı ,acı bitecek mi bir gün bir “kavuşmak kırk hasreti alnından vurur .”olurda kavuşursam sana kalbim. kırk hasret adına ,kırk kere öpeceğim .o güzel gözlerinden.ben yoruldum ama Seni beklemekten deyil seni sevmek ‘ten değil sana hasret kalmaktan yoruldum sana sarılmamaktan yoruldum gözlerinden öpememekten yoruldum” öyle yorgunum ki ,huzur bulamıyorum artık .nereye gitmek istıyorum ki ‘nereye gidebilirim ki .gittiğim her yerde sen varsın beynimde sen varsın sevdiğim ben sensiz yaşayamıyorum çok Büyük bir ızdırap bu…….
Reklam
Sana bir anlatsam
Sen bir gece gelsen Güneş doğmasa Gitmeden yine gelsen Bu yeni geleni Bu bize bakanı Sana bir anlatsam Güneş doğmasa Sandıkların içini göstersem sana Çizdiğim resmin Yalnızlığın geyik gözlü köşesinde Bir rafa koyabilsen Olup biteni ve onları Sabaha kadar konuşsak O ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsam
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Senin kırıldığın yerden ayık bir bardak berraklığı ile Allahuekber.. kalbin.. senin o Allah işi kalbin... Aydınlığa muştu gibi yarı baygın gözlerin... sen iki dağ arasına kurulmuş uykulu bir hamak... ben, sargı bezini aldıran iyileşme gibi toprağın yumuşak karnına sarılıyorum. seninle kırıldığım terden filizlenen cenin umutlar. Yeniden doğmak karmaşasında deri değiştiren gözyaşı ve keder... seni seviyorum lan olm seni seviyorum... yaraladığın yerden itinayla Allahuekber...
hayat kozmosunda boğulup giden bir tek benmişim gibi geliyor bazen ama etrafıma bakınca o kadar ruhsuz insanlar görüyorum ki bunlardan kaçmakta istediğim oluyor sonra diyorum ki; insan kendinden kaçabilir mi firuze? İnsan kendinden kaçıp başka yerde hayat bulabilir miydi yoksa sadece kendini mi kandırırdı? Düşünsenize bir hayatınız var ve bir yalan üstüne kurulu,bir yalan uydurmuşsun ve öyle yaşıyorsun. Her gün görmek istemediğin yüzler,görmek istemediğin yollar görmek istemediğin sözler ve taktığın o sahte maske. Sen bu musun firuze ?
Yakamoz& Papatya [1-8] hepsini okumak isteyenlere...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.