Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emel Şen

Gördü ki bu su akıyordu hep, sürekli akıyor, ama hep yerinde duruyordu, aynı suydu hep, ama yine de her an yeniydi! Oh, kim kavrayabilir, kin anlayabilirdi bunu! O anlamıyor, kavrayamıyordu, ...
Sayfa 103 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yollara düşme özlemiyle kederlenir yüreğim, akşamları rüzgarda uğuldayan ağaçları duyduğumda. Sessizce, uzun uzun dinlerseniz, bu özlemin esası da anlamı da çıkar ortaya. Sanıldığı gibi acıdan kaçıp gitme arzusu değildir bu. Yurda, ananın belleğine, hayatın yeni kıssalarına duyulan özlemdir. Eve götürür sizi. Her yol eve götürür, her adım doğumdur, her adım ölümdür, her mezar anadır.
Sayfa 12 - Kolektif KitapKitabı okudu
Hayat bir bizi anı kayboluştan, doğru dürüst veda etmeden çekip gidişten ibaret. Günün birinde o da kaybolabilir. Bazı günler bu numarayı öğrenmeyi dört gözle bekliyor.
Sayfa 145 - Aylak KitapKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
" Başlangıçta hepimiz tamdık, sonra yarım kaldık. Şimdiye çeyreğiz" dedi kendi kendine. Göğün bütün çeyrekleri bazen bir yarayla, bazen de bir yalnızlıkla sınanıyordu. Timur, ne yaparsak yapalım bir daha tamamlanamayacağımıza, hep böyle çeyrek kalacağımıza kanaat getirdi.
Sayfa 110 - Çınar YayınlarıKitabı okudu
Bireysel düzlemde başımıza ne geliyorsa, kendimizi bu kadar kurcalamaktan geliyor bence. İnsan denilen makine çok bızıklanınca bozuluyor. Herkes gibi benim de işin içinden çıkamadığım zamanlar oluyor. Ancak önceye ya da sonraya takılıp kendimi harap etmemeye uğraşıyorum. Bu günden başka hiçbir güne yüz vermiyorum. Biliyorsun ki geçmişi sevmem, gelecekle işim olmaz Osman.
Sayfa 77 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geceleri uykumdan uyanıp da yanımda kendimi görünce korkudan aklım çıkıyor. Onca yıllık kendimim, hâlâ kendime alışamadım. Yani ben henüz kendimle ilgili oryantasyon sürecimi tamamlayamamışken bir başkasına alışmamı beklemek delilik olur Osman, delirme, ben ayrılmak istiyorum.
Sayfa 12 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Normal" sözcüğü Latince "Gönye" anlamına gelen " Norma" sözcüğünden türemiş. Normallik geometrik bir hadiseymiş yani, yere dik açıyla durabilenler için kullanılıyormuş. Bense yıllardır yere dik hissetmiyorum. Bundan mıdı bilmem, bu ara sık sık düşüyorum.
Sayfa 10 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Başım biraz ağrıyordu evet çünkü bir şeyler söylemek isteyip de söyleyememek genelde böyle bir etki yapıyor. Sözler insanın boğazında kalınca... Sözler insanın boğazında kalınca yutkunmaya çalışıyorsun. Yutkun yutkun yutkun. Midede de ağrı başladıysa bil ki orada çalkalanıyorlar. Tamam. Haşmet. Sindir. Sonra? Sonraki yol öyle değil. Yerçekimi tanımıyor sözler. Uçan balonlara dönüşüp yeniden kafana doğru süzülüyorlar. Aklının içinde uçan balonlar.
Sayfa 37 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Hiçbir şeye benzemeyen bir şey yaşadığımızı düşünürken, benzer bir şey yaşayan biriyle karşılaştığınızda duyduğunuz sevinç neresinden baksanız acıklıdır. Çünkü insan kaçınılmaz olarak kıyaslama ihtiyacı duyar. İyi ya da kötü olmak, ancak bir noktayı ölçüt olarak aldığınızda belirleyebileceğiniz durumlardır.
Sayfa 53 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Herkes aslında derinlerde eşit derecede berbat durumda olsa da, oldukları kişi hakkında numara yapıyorlarmış gibi hissediyorum. Sadede içimizden bazıları bunu saklama konusunda diğerlerinden daha iyi."
Sayfa 21 - Epsilon YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yalnızlaştıkça korkuyor insan, korktukça içine çekiliyor, içine çekildikçe de güvenini yitiriyordu. Bunu yok etmenin tek yolu, çoğalmak, çoğalmaktı...
Sayfa 57 - Can YayınlarıKitabı okudu
Nice sonra kavramıştım annemle babamın derin bir yalnızlık içinde olduğunu, daha doğrusu kendi toplumlarının azınlık bireyleri olarak yaşamaya yazgılı mustaripler biçiminde sonuna dek buruk yaşayacaklarını.
Sayfa 47 - Can YayınlarıKitabı okudu
Judith bir gün annesine eskiden ikiz olup artık olmayanlara ne dendiğini soruyor. İki kat halinde bükülmüş bir fitili eritilmiş balmumuna batırmakla meşgul olan annesi donup kalıyor ama ona bakmıyor. Evliysen, diye konuşmayı sürdürüyor Judith, ve kocan ölmüşse dul oluyorsun. Anne babası ölen çocuklar öksüz oluyor. Benim gibilere ne deniyor ki?
Sayfa 232 - Domingo YayınlarıKitabı okudu
Fakat gördüklerinin hiçbiri onu böyle bir aman vermezliğe hazırlayabilmiş değil. Şiddetli bir fırtınada ayakta kalmaya, taşkın bir nehirde akıntıya karşı yüzmeye, devrilmiş bir ağacı kaldırmaya çalışmak gibi bir şey bu. Agnes kendi acizliğiyle, yetersizliğiyle ilk kez böylesine yüzleşiyor. Öteden beri kendini hep güçlü bulmuş.
Sayfa 124 - Domingo Yayınları HamnetKitabı okudu
Agnes kendini istenmeyen, uygunsuz, fazla esmer, fazla uzun, gereğinden fazla itaatsiz, dik başlı, sessiz, garip bir gibi hissederek büyüyor. Ona yalnızca tahammül edildiğini; can sıkıcı, işe yaramaz, sevilmeyi hak etmeyen biri olduğunu; evlenmek istiyorsa kendini bütünüyle değiştirmek, bastırmak zorunda olduğunu hissederek büyüyor. Aynı zamanda insanın olmak zorunda olduğu kişi olabildiği için değil, olduğu gibi, koşulsuz şartsız sevilmesinin nasıl bir şey olduğunu hatırlayarak büyüyor.
Sayfa 47 - DomingoKitabı okudu
Hem herkesin herkesleştiği, hem de hiç kimselerin herkesleşmeyi kabul etmeyip ötekileştigi bir ahir zaman kentiydi burası.
Sayfa 12 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İçinde bulunduğu gerçek; somut dünyanın sınırlarından süzülüp başka bir yere girmeye her an hazır. Bedeni bir odada oturuyor olsa da, o yalnızca kendisinin bildiği, bambaşka bir yerde, başka biri.
Sayfa 5 - Domingo Yayınları HamnetKitabı okudu
Ateşin icadından önce ölüp cehenneme giden mağara kadınının hayreti içindeyim.
Öncelikle bir kadın olarak nasıl bir çizginizin olduğu önemli değil, geleneksel erkek bölgesine adım atmaya cüret ettiyseniz taciz zaten geliyor. Onu harekete geçiren ne söylediğiniz değil, sadece onu söylemiş olduğunuz gerçeğidir.
Sayfa 36 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Gece Yarısı Kütüphanesi
Hayatta ne kadar dürüsr olursan ol, insanların ancak kendi gerçeklerine en yakın olan şeyleri görebildiğini Nora artık anlamıştı.
Sayfa 237 - Domingo YayınlarıKitabı okudu
Parfümün Dansı
Doğduğumuz zaman bir rüya çorbasının içinden çıkarız. Öldüğümüzde rüya çorbasına gerisin geri batarız. İki çorbanın arasında, geçilecek kuru bir alan vardır. Hayat, bir sevkiyattır.
Sayfa 381 - Ayrıntı YayıneviKitabı okudu