Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hz. Musa ve çoban kıssası
Hz. Musa bir gün dağlarda dolanırken Allah’a dua eden bir çobana rastlar. Çoban kendini duaya o kadar kaptırmıştır ki bu içten hali Hz.Musa’nın dikkatini çeker. Çobana yaklaşır ve duasını dinlemeye başlar ama bir de ne duysun! Çoban: ‘Allah’ım! Seni ne kadar severim bir bilsen, senin için sürümdeki en yağlı koyunu keseyim. Sen iste koyun kavurması yapayım. Sen dile ayaklarını yıkayım, kulaklarını temizleyip, bitlerini ayıklayayım. Ben sana çok hayranım.’ diyor ve Allah’a olan aşkını kendine has o saf üslupla dile getiriyormuş. Hz.Musa çobanın bu duasını duyunca köpürür ve onun haddini aştığını düşünerek: ‘Seni cahil adam! Hiç böyle bir dua olur mu? Allah’ın ayakları mı var? Sen kafir oldun! Hemen tövbe et!’ diyerek azarlar. Adam bu sözler karşısında adeta yerin dibine girmiştir ama peygamber haksız olacak değildir ya! Son derece mahcup ve mahzun bir edayla tövbe eder. O akşam Hz.Musa Rabbinden bir ses işitir. Allah: ‘Ey Musa! Sen buluşturmaya mı geldin ayırmaya mı? Şu garip çobanı azarladın. Oysa biz ondan razıydık. O inancında samimi idi. Biz kelimelere bakmayız, niyete bakarız! Kelimelere bakacak olsaydık yeryüzünde insan kalmazdı!..’ diye ihtar eder peygamberini. Hz.Musa anlar yaptığı hatayı ve hemen ertesi gün çobanı bulmaya gider. Onu bulduğunda sırtını okşar ve: ‘Ey dost, ben hatalıyım, beni affet. Sen en iyisi bildiğin gibi dua et. Çünkü böylesi Allah katında daha kıymetlidir!’ der.
"İster günah olsun, ister sevap, seni seviyorum. Günahı sevabı düşünerek sevmek, şüpheli bir sevmektir. Sevgimi şüphe altında bırakma."
Sayfa 54
Reklam
Fedaileri cennete gönderme fikrimi ilk işittiğinde neden sinirlendin? Sence mutlu değiller mi? Onların mutluluğuyla, mutluluğun kaynağındaki hakikatten bihaber biri arasında ne fark var? Aslında ben seni neyin rahatsız ettiğini gayet iyi biliyorum. Sen üçümüzün bildiği şeyleri onlar bilmiyor diye rahatsızsın. Oysa durumları buna rağmen hiç de kötü
310 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Saklambaç
Kitap İnceleme Kitabın konusu: Bir keş kendi evinde ölü bulunur. Dedektif Rebus, bu davaya atanmıştır. Bir yandan bu olayı araştırırken bir yandan da uyuşturucu karşıtı bir kampanyanın yürütülmesinde görev almak zorunda kalır. Keşin ölümünün çözümü gittikçe karışmaktadır. Bu ölüm bir intihar mı yoksa cinayet mi? Neden öldü veya öldürüldü?
Saklambaç
SaklambaçIan Rankin · Alfa Yayıncılık · 201853 okunma
"Gözlerimi kapatırken seni düşünerek kapattım ,gözlerimi açarken seni düşünerek açtım ve bu bir şarkıyı başa alıp tekrar tekrar dinlemek gibi her gün oluyor."
Sevdiklerimizin değerini bilelim:(
(okumak isteyenler için çok uzun ama duygusal bir metin bırakıyorum buraya -bendenizden-) (Askerden dönen Necmi'nin annesini kaybetmesi üzerine arkadaşına bunu anlatması) Necmi başını büküp olayları tek tek anlatmaya başladı. ‘Valla devrem ne sen sor, ne ben söyleyem. Bizimkiler de bilmez ama benim sonum yakındır. Benim Valideyi hatırlar
Reklam
ben seninle müşterek bir dert içindeyim bizi yakan ateşe odun toplar gibiyiz ben sana emir üzre esasen rezerveyim seni türkçe düşünerek seviyorum sevgilim…
Sayfa 327Kitabı okudu
Hızır efendimizin ilk sözüne inanmalıyız: “Sen bana sabredemeyeceksin.” Sen Âdemoğlu, Allah'ın kaderini anlayamayacaksın. Resim senin aklından daha büyük! Kaderin sana bir noktada haksızlık ettiğini düşünerek yaşayıp ölebilirsin ama gerçek bundan tamamen farklıdır.. Gerçek şu ki, Allah seni bundan korudu ama biz bunu anlamadık, tıpkı çocuğun annesinin anlamadığı gibi. tıpkı gemideki yolcuların anlamadığı gibi!
GECE YARISI KAPIMA KERTENKELE BIRAKAN GİZEMLİ YARATIK
Gecenin bir yarısı, tek odalı odamda yatağımda uzanmış, uyku tutmayan gözlerimle telefonumla dünyadaki gelişmeleri takip ediyordum. Derken kapıdan gelen sesler dikkatimi çekti. Miyavlayan bir kedi sesi. Üstelik tam da kapımın önünde. Kapıyı açtım ve karşıma tanıdık bir sarı renk çıktı: Sarı Dişi! Birkaç günde bir uğrayan, ofisin önünde arada bir
Milan ~°•︎{*
Milan'sa gülerken başını eğmişti. Saçları burnuma değdiğinde nefesimi tuttum. Ferah mentol kokusu burnuma dolarken bakışlarımı tavanda sabitledim. Normalde Sergei bana şu an Milan Balandin'in olduğu yakınlığı bırak, iki adım uzağıma kadar bile yaklaşsa onu durduran ben, Milan'ı uzaklaştırmayı düşünmüyordum bile. Bu adamda bana değişik gelen bir şeyler vardı. Başını kaldırdığında yine gözlerimiz kesişti. "Neyse ki ben de seni araştırmıştım,' dedi. Yutkunurken, "Çalışacağınız insanı tanımak sizin de hakkınız tabii," dedim ne kadar araştırdığını düşünerek. Bakışları saçlarımda, gözlerimde, hatta omuzlarımda dolaşırken, "Peki," diyerek geri çekildi. Sessizce nefesimi vermeye çalışırken, "Rahatsız olacaksanız alıp şirkete getirebilirim, sorun değil," dedi. Kapıya ilerlediği sırada, "Tamam," dedim. "Çıkışta bekleyeceğim sizi."
Sayfa 119 - Parola yayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.