Bugün, sensizlikten sonra bir gün
Bir şey eksik,
Ya da birçok şey
Yüreğim sanki yok gibi bir şey
Yüreğimin yarısı sendin,
Diğer yarısıyla da seni seviyordum
Oysa şimdi sen yoksun,
Yüreğim yarım
Ve ben hala seni seviyorum
Ama acıyor diğer yarım
Belki bu yüzdendir, hep içimden ağlamalarım
Murat Şahan
Düşünüyor insan yazarken- gerçekten bunları benden başka okuyacak kimse var mı diye. Yani laedri olarak gönderebilirim tabii ki her daim dünyaya, ama benim altımda benimle alay etmeden okuyacak, benim yazdığımı bilecek... İşte burada duraksıyor insan. Etrafta başkaları da varken yazmak çok garip değil mi? Sanat sanat içinse yazmak da benim için
Bu uygulamayi çoğu zaman içimi boşalttığım bı sayfa gibi görüp, elimden geldiğince üzeri örtülü cümlelerle kendime,zamana bı iz bırakıyorum
Ama bugün, 'derdim bendeki saygınlığını kaybeder' düşüncesini atıp.
Sadece bir kişinin sonuna kadar okuyup bı hatırlatmaya vesile olması niyeti ile perdesiz yazacağım.. acının edebiyatını yapıp
Ağlayacak zannettim
Ağlasaydı ben de ağlayacaktım
Ama o gülmeye başladı
Kahkahalarla gülmeye
‘Umutsuzluğunu’ güldü önce,
‘Korkularını’ güldü,
sonra ‘benimle ne yapacağını bilmediğini’ güldü.
Ben de ‘bilmediğimi’ sustum bir süre.
Peşinden de ‘seni seviyorum’ u sustum.
Gözleriyle, ne yapıyoruz biz, diye yazdı gözlerime,
Sıkıca yumdum gözlerimi.
Açtığımda ayaktaydı.
Ben de kalktım.
Konuşmadan yan yana yürüdük.
Yolun sonuna geldiğimizde, “Kahven var mı?” Dedim. Varmış. İçtik. Huzurla baktık ara sıra birbirimize, sıklıkla da bardaklara. Uzun süredir ilk kez canım bu kadar az yanıyordu. Kahve hiç bitmesin isterdim. Ama bitti. Az önce yakaladığım huzura sarılarak usulca doğruldum. Kapıda bir kez daha “Seni seviyorum,” dedim.
O da “Hoşça kal” dedı. Ya da güle güle. En çok o an aşıktım ona. O kadar aşıktım ki giderken ne dediğini bile tam olarak duyamadım.
Kalbin sadece kan pompalamaya yaradığına inananlar bize şunu söyleyecekler: “Bu kadar çok sevme, üzülürsün. Sevdiğini belli etme, kullanılırsın. Çok sevmek zayıflıktır, sen güçlü ol” diyecekler. Bu güçlü ama yalnız olanların, sevgisini kendine saklamış ve “tek başına” kalmışların doğrusu. İnanma. Genişlet kalbini. Herkese yer aç. Sev ve sevdiğini söyle. Birine seni seviyorum dediğinde, karşındakinin “ben de seni seviyorum” deme ihtimali çok yüksektir. Eğer sevdiğini söylemezsen, sevildiğini duyma ihtimalin de aynı oranda düşer. Ne ki, zayıf diyeceklermiş.
«Seni seviyorum Jonás, ben kırlara aitim. Kırlangıç küçük, göçmen bir kuş. İspanya'da kalmak istersen oraya gelebilirim. Biraz daha ayrı kalalım dersen o da olur. Ama sana bayıldığımı bilmeni istiyorum.»
…
Portuga iyice uzandı, yeleğini yastık niyetine ağacın köklerinden birinin üstüne serip konuştu:
“Şimdi biraz kestirebiliriz.”
“İyi de ben uyumak istemiyorum ki.”
“Olsun. Seni başıboş bırakacak değilim, afacansın malum.”
Elini göğsüme koyarak beni tutsak etti. Uzun süre ağacın dalları arasından geçip giden bulutları izledik. Beklediğim an
Şarkıya; “Güzelliğin on par etmez, bu bendeki aşk olmasa.” diye başlayan Aşık Veysel; “Anılmazdı Veysel adı, o sana aşık olmasa.” diye bitiriyor. Sen, ben seni seviyorum diye güzelsin ama, beni de ben yapan sana olan aşkım diyor. Güzelliği iki yarıya bölüp hakkını teslim ediyor.