İnsanların öldüğünü gördüm. Sevenlerin ayrıldığını. Her gün tekrar eden zulüm ve açlığı. Bütün bunlar bana gösterdi ki, hayatta hiçbir şey acı çeken bir insana duyacağımız empatiden önemli değildir. Hiçbir şey. Ne kariyer, ne servet, ne zeka, ne mevki. Soylu bir hayat yaşayacaksak, başkalarının acılarına kayıtsız kalamayız.
Audrey Hepburn
İnsanların öldüğünü gördüm. Sevenlerin ayrıldığını. Hergün tekrar eden zulümü ve açlığı. Bütün bunlar bana gösterdi ki, hayatta hiçbir şey acı çeken bir insana duyacağımız empatiden önemli değildir. Hiçbir şey! Ne kariyer, ne servet, ne zeka, ne mevki. Soylu bir hayat yaşayacaksak, başkalarının acılarına kayıtsız kalamayız.
Audrey Hepburn
Bazen sevmek
Yalnızca kabullenmektir
Duygularını sessizce
İçine gömmektir
Ne yakınlaşabilmek ona
Ne de terk edebilmektir
Adını duyduğunda
Heyecanlanırken
Nefesini dikkatle
Frenlemektir
Zihnine kazınan
Gözlerini
En büyük servet bilmektir
Unutmaya çalışırken bile
İsmini ezberlemektir
Bazen sevmek
Yalnızca beklemektir
Siz Ayasofya’ya halılarını serin, biz alnımızla beraber kalplerimizi de üzerine yatıralım! Tek yatıralım da; orada ölelim!
SERVET TURGUT
19. ve 20. Yüzyıldan itibaren makine ortaya çıktı ve üretimi yüz kat arttırdı. Köylü makinenin başına geçtiği zaman, makinenin iş hızı on, yirmi, yüz misli oldu. Bir efendi için çalışan beş ayakkabıcı günde, on ila on beş çift ayakkabı yapabiliyordu. Fakat aynı kişiler makineyle iş yaptıkları zaman, günde bin çift ayakkabı yapabiliyorlar. Yani şimdi üretim yüz kat oldu. Oysa dünyanın hiçbir yerinde, işçi hakları yüz kat olmamıştır. Sözgelimi iki veya üç misli olmuştur. Gerisini patron götürüyor. Oysa geçmişte beşte ikisini götürüyordu. Bu sömürü, bir tarafta servet miktarının artmasına, diğer tarafta ise fakirliğin daha da artmasına sebep oldu…
[Ali Şeriati]
İnsanların öldüğünü gördüm. Sevenlerin ayrıldığını. Hergün tekrar eden zulümü ve açlığı. Bütün bunlar bana gösterdi ki, hayatta hiçbir şey acı çeken bir insana duyacağımız empatiden önemli değildir. Hiçbir şey! Ne kariyer, ne servet, ne zeka, ne mevki. Soylu bir hayat yaşayacaksak, başkalarının acılarına kayıtsız kalamayız.
|Hayat Bilgesi, Mümin Sekman (Audrey Hepburn)
TAMAM SAKİNİM
Yabancı yazarlar ile yerli yazarlar arasında önemli bir fark görüyorum. Yabancılar bir macera romanı yazarken, sadece bir macera romanı yazma amacı güderken, bizimkiler yazdıkları romanın hem herkesin hayran kalacağı hem de dünya klasikleri arasında sayılmasını bekliyorlar. Yanılıyorsam düzeltin ama ben şimdiye kadar Nobel edebiyat