Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Create Post
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.36.27
“Doksanıncı yaşımda, kendime bakire bir yeniyetmeyle çılgınca bir aşk gecesi armağan etmek istedim” diye başlıyor Benim Hüzünlü Orospularım. Sinir bozucu bir kitap. Aynı derecede de güçlü, unutulup gidecek bir hikâye değil. Aşk hikayesi diyenlere çemkirebilirim. 90 yaşındaki bir kişi 14 yaşındaki bir çocuğa aşık olmasın arkadaş. Sevmenin yolu sadece aşktan mı geçiyor? Yoo. Sen yine sev. Bağlan. Boşa geçmiş ömrünün son deminde kalbini kocaman aç. Ama buna aşk deme. Marquez’in bize bunu aşk diye sunduğunu da düşünmüyorum zaten. Adamla hiçbir empati kuramıyoruz. Delgadina -adı bile kendine ait değil- bir eşya gibi sessiz, kimliksiz bütün kitap boyunca. Aşk da, sevgi de öyle uzanıp yatmakla doğmuyor. Böyle hastalıklı, kusurlu sevme biçimleri edebiyatta da, sinemada da, gerçek ilişkilerde de gereğinden uzun süre prim yaptı. Artık yeter. Sevmeyi ve bağlanmayı zayıflık sayan ya da ondan korkan bu ihtiyarın tutkusu da kendisi kadar hastalıklı, kusurlu. Onu romantikleştiremem. Marquez de romantikleştirmiyor. Yaşlılık hâli, göçüp gitmeye az kalması her şeyi mübah hâle getirmiyor. Ahlak bir zaman sorunu da değildir bence. Velev ki o dışardan dayatılan kurallara, tabulara, kabüllere bağlı işliyor olmasın, içten gelsin.
Sinir bozucu bir Marquez kitabı okuyayım dersen, yavaş yavaş oku. Zira hızlı akıyor. Öylesi geriye hiçbir şey kalmaz.
Gerçek hayat hikayeleri okumayı sever misiniz? Ben seviyorum ve eminim bir çoğunuz da benim gibi hissediyorsunuz. Okuduklarımızın yaşandığını bilmek karakter ile daha güçlü bir bağ oluşturuyor ve empati de devreye girince etkileyici bir okuma süreci oluyor.
#seniilgilendirmez de yazar Hilal Muammer Yerlikaya 'nın kendi hayatından,
Bir Derdin Mi Var?
Garip bir soruyla , üzerine giden bir soruyla herkes karşındakini , hayatındakini özellikle kendini bir tık anlayabilecek..
Bu kitabı okumaya başlarken ne Nemrut kadın ya , ay insan kendine bakar , adam ne korkak ya vs vs okuyordum. Farkında olmadan Ön Yargımı konuşturmuşum.
Kitap ilerledikçe aslında çevremizde aile birliği(!) bozulmasın adı
Bencillik ve kibir timsali Aziz Bey . Hayatında var olan - elde ettiği- kadınları aşağılayan hor gören bir hanzo. Zaman geçtikçe o çok eleştirdiği babasının birebir kopyası oldu . Elde edemediği Maryem onun için çok değerli e ne de olsa kaçan kovalanır mantığı . Kendisine eş seçerken yine kendi baskınlığı kurmak için sessiz sakin ;ortamda silik olan Vuslat karakterini seçti . Oncağızımda neyini beğendiyse bu Aziz Beyin . Kadın bir günden bir güne gün yüzü görmeden göçüp gitti . Boşa geçen mutsuzluk dolu bir evlilik . Bunca kişinin ahını almış annesinin bile ölümüne sebep olan Aziz Beyin kendine yakışır bir dramatik son bekliyor .
Kitapta psikolojik analiz çok güzel yapılmış .Karakterlerle empati çok güzel kurulduğu için kitap direkt olarak okuyucuyu içine çekiyor .Hem Aziz Beye çok kızdım hemde üzüldüm . Farklı bir babaya sahip olsa acaba Aziz bey nasıl bir insan olurdu diye kendimi düşünmeden alamadım. Hayatım içinden çok fazla kesit var . Bence herkesin okuması gereken bir kitap .
Aleksa, Tom, Michael ve Josie isimli dört arkadaşın bulunduğu sınıfa bir gün Ahmet isminde sessiz ve gizemli bir çocuk gelir ve arka sırada oturmaya başlar. Teneffüslerde ortadan kaybolan Ahmet’in gizemi bütün okulda zengin ya da suçlu bir çocuk olduğu yönünde yayılmaya başlarken kitabın harika dörtlüsü Ahmet’le arkadaş olmaya çoktan karar
#okudumbitti
#Zihnimdekiler
@huseyinsezerofficial @ceresyayinlari
Merhaba güzel insan...
Ben öyle uzun uzun yorum yapanlardan değilim. Kısa öz yorum yapan biriyim. Bana ne kattığına dikkat ederim. Onları not alırım. Evet gelelim yoruma o vakit..
Toplumsal sorunlara değinen, sevgi açlığını ve adalet arayışını vurgulayan, kadın cinayetlerine dikkat çeken ve psikolojik yönü ağır basan bir roman #Zihnimdekiler.. Nasıl demeliyim bilmiyorum.. Eski büyüklerden gelme bir durum mu çözemedim. Duygu eksikliği olan yerler bana eski büyüklerimizin gösteremediği yada sanki ayıpmış gibi gösteremedikleri duyguları anımsattı. Bizlere en çok yer ettikleri kaybetme korkusu fazlasıyla hissettim. Bir araştırma insanı veya her cümleden birşey çıkararak okumayın derim. Bu kitabı benimseyerek empati yaparak okuduğunuz zaman kendi özünüzde de eksik hissettiğiniz veya yaşadığınız şeyler gözlerinizin önüne geleceğine eminim. Akıcı ve biraz duygusal bir kitap.. Sakin sessiz bir ortamda okunması daha akıcı ve etkileyici olacaktır. Yazarımızı tebrik eder, okurunun bol olmasını dilerim.
Bundan daha iyi nasıl olur?
Birlikte başka hangi sonsuz olasılıklar mevcut?
#Zihnimdekiler #ceresyayınları #okumakiyileştirir #yazar #Kavinincigeçkil #incigeçkil #hüseyinsezer
hayatın kıyısında’yım
violet: menekşe
finch: ispinoz
(kapaktaki kuş ve çiçek şimdi anlamlı gelmişti.)
“Yalnız değilsin,” dedi. Aslında öyleyim. Sorun da bu ya zaten; hepimiz bedenlerimize ve zihnimize sıkışıp kalan yalnızlarız. Hayattaki tüm arkadaşlıklarımız yüzeysel ve gelip geçici, diyebilirdim.
ergenlik çağımda aldığım bir kitaptı. okumaya o zamanlar başlasam da yarım bırakmıştım. şimdi düşününce ilk bölümlerin yaydığı kasvet bunun sebebi olabilir.
geçenlerde ne okusam diye göz gezdirirken elime geldi. on dakika kadar önce kitabı bitirdim, kapağını kapatıp elimdeki ıslanmış mendili yavaşça bıraktım. evet! ağladım. son yetmiş sayfasında sessiz sessiz ağladım. kafamda kurduğum senaryonun dışında gelişince olaylar ağlamama karşı koyamadım.
çok güzeldi. ama bunu benim gibi empati yeneteği kuvvetli olan hiçkimseye tavsiye edemem. kitap bittiğinde ayrılıp öylece hayatınıza devam edemezsin ve bu uyarımı kamu spotu olarak algılamanızı tavsiye ederim. çünkü hissettirdiği şeylerin uzun süre tesiri altında kalacağımın bilincindeyim.
son olarak teşekkür etmek istediğim biri var.
bana altı çizili birbirinden güzel cümleler bıraktın Finch. kitabımın birçok yerine gülücük koymama sebep oldun. seneler sonra bu kitabı elime aldığımda arasından düşecek olan kurumuş menekşeye bakıp gülümseyeceğim. sanki bana onu sen vermişsin gibi. teşekkür ederim. gerçekten.
KARANLIK EMPAT
.
Şimdi oturup bir düşünün güzelce, ilişkilerinizde bir kişiyi nasıl tanımlarsınız?
️Kendisinin en özel olduğunu düşünüp hayranlık duyulan biri olduğunu mu düşünenler?
️İnsanlardan nasıl en yüksek faydayı sağlarım mı diyenler?
️ Benimle uğraştığına pişman olacaksın mı diyenler?
Aslında böylesi ne çok kişi var çevremizde. Belki
Karanlık Empat: Narsist- Psikopat - Makyavelist - Kendi Kendine Terapi SerisiHicran Tülüce · Destek Yayınları · 202336 okunma
Aile ve Sırlar
Aile toplumun en ufak ve en kıymetli parçasıdır.Ya aile parçalanırsa topluma ne olur?
Dışardan bakıldığında mutlu görülen bir ailenin iç dünyalarını,bireylerin tek tek anlattığı sırlarını okuyoruz Şermin Yaşar'ın bu kitabında.
Aslında her birimiz de aynı değil miyiz?Dışardan bakıldığında sakin,sessiz,mutlu lakin içimiz fırtınalı bir deniz bir derya.Diyor ya Şermin Yaşar "İnsan böyle bir şey.Nerede,hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara."
Empati yapmanın önemini vurgulayan muazzam bir kitap.Keyifli okumalar.
Onu öldürdüler, bana rüyasını bıraktılar.
#okudumbitti
Merhaba kitap sever dostlarım bugün sizlere @huseyinsezerofficial 'in kaleminden çıkmış ''beni en çok zorlayan, en güçlü eserim' dediği #zihnimdekiler kitabı ile geldim.
#kitabınkonusu
Kahramanımız Sinem'in babaannesi Emel Hanım, her yıl aynı tarihte hazırlanır, sır
Amaçsızlığın, arada kalmışlığın romanı...
Kitabı seve seve okudum. Yazarın da okuduğum üçüncü kitabı oldu.
Eşkıyaların evlerini basarak ebeveynlerinin vahşice öldürüldüğü Kuyucaklı Yusuf'un hikayesini okuyoruz. O vahşi olaydan sonra yetim kalan küçük Yusuf Kaymakam Selahattin Bey'in himayesi altına girmiş, bir süre sonra da yabancısı olduğu Edremit'e gelmiştir.
Yine
Beyin
Kitabın ilerleyen sayfalarında geçen ama tüm algılarımızı sarsan bölümle başlamak istiyorum: O da içinde yaşadığımız dünyanın gerçekte renksiz, kokusuz ve sessiz olduğu! “Rengin, çevremizdeki dünyanın temel bir özelliği olduğunu düşünürüz; ama dış dünyada renk diye bir şey yoktur aslında. Elektromanyetik ışınım bir nesneye çarptığında, bir kısmı
·
Not rated
#ToniMorrison
#TanrıÇocuğuKorusun
#SelYayınları
Siyah da bir renk işte. Ne bir kalıtsal bir özellik, ne bir kusur, ne bir lanet, ne bir nimet, ne de bir günah.
Bir çocuğa ne yaptığınız önemlidir. Üstelik çocuklar yaptıklarınızı asla unutmayabiliyor.
Bilimsel olarak ırk diye bir şey yok Bride, ortada ırk diye bir şey yokken ırkçı olmak bir
Nermin Yıldırımdan okuduğum üçüncü kitabım .
Ve şu an hissettiğim şey ben en iyisiyle başlamışım da gittikçe bir tık düşüyor gibi .
Ya da ilk okuduğum Saklı Bahçeler Haritası kitabını çok beklentisiz okuyup aşırı beğenmiştim. Artık büyük beklentilerle başlayınca hafif sönük kalıyor .
Tabii bir çok kitapla kıyasladığımda Nermin Yıldırım kalemine hayran olduğum ve çarpıcı cümlelerine bayıldığım yazarlardan biri.
Bu kitaptan da öyle güzel alıntılar biriktirdim ki…
Kitabı okumaya başlayıp karakterleri tanımaya başladığımda hepsi bana çok uzak ve sevimsiz karakterler gibi geldi . Tuhaf defoları olan ilginç insanlardı . Sonra hepsinin hayatından kesitleri, iç dünyalarındaki sarsıntıları tek tek ele alıp anlatmaya başladı yazar. İşte o zaman en uzak olduğum karakteri bile haklı bulmasam da anladığımı farkettim. Yani bu kitapta en etkilendiğim şey empati yapabilmeme sağladığı katkıydı .
Bir insanın bazen gördüğü ama görmemeyi dilediği şeyleri zihninin nasıl profesyonelce silebildiğine şaşırdım . Aslında silmek demeyelim de yok saymak diyelim .
Bazı acıların nasıl sessizlikte bir evin temeline gömülüp o evin bütün insanlarına sirayet ettiğini, tahammül edilemeyen sessiz bir çığlık olabildiğini gördüm .
Daha fazla da uzatmayayım . Her şekilde okunmaya değer bir Nermin Yıldırım kitabını daha heybeme koymuş oldum .
·
Not rated
Kelimelerin ilmek ilmek bilinmez bir acıyla gözlerimi açma kapama hızında fark etmeden sürükleyip,empati duygusunun kelimede kaldığı ancak o acıyı çekenin, yaşanın anlayabileceği bir ruh haliyle yazılmış edebiyatın bir mihenk taşı olmaya hak kazanmış bir kitap.Kelimelerin ıstırabı altında son anâ kadar karamsarlığın içinde bir umut seslenişi altında derin ısdırabın sessiz haykırışları altında yaşanılan yazılan bu kitap mutlaka okunması gereken olduğunu düşünüyorum ve ısrarla tavsiye ediyorum.
