karanlığın ortasında
sana seslendim
sessizlik hüküm sürüyordu ve perdeyi uçuran rüzgar kederli gökyüzünde
bir yıldız yanarak sönüyordu bir yıldız batıyordu
bir yıldız ölüyordu
sana seslendim
sana seslendim
bütün varlığım
bir kadeh süt gibi
ellerimin arasındaydı
ayın mavi bakışı
camlara vuruyordu
kederli bir ezgi ağustosböceklerinin şehrinden yükseliyordu duman gibi pencerelerde titreşiyordu duman gibi
orada, gece boyunca
göğsümde umutsuzca, nefes nefese soluyan biri ayağa kalkıp
seni isteyen birinin
soğuk ellerini
durmaksızı,n itiyordu
orada, gece boyunca kara dallardan aşağıya keder dökülüyordu kendinden kopup
seni çağıran birinin üzerine hava, enkaz gibi çöküyordu
küçük ağacım
rüzgara aşıktı
yersiz yurtsuz rüzgara hani rüzgarın evi? hani rüzgarın evi?
sessizlik nedir, nedir ey biricik sevgili?
sessizlik, söylenmemiş sözlerden başka nedir?
ben susuyorum ama serçelerin dili
doğanın şöleninde akıp giden cümlelerin hayat dilidir