""Sevdiğim sensin,” dedi. "Hayatımın büyük kısmını kalbimi koruyarak geçirdim. O kadar iyi korudum ki bazen hiç yokmuş gibi davrandım. Şimdi bile delik deşik, kurtlanmış ve kabuk bağlamış halde. Ama sana ait.""
Etrafımda sonsuz gök mavisi bir güzellikten başka hiçbir şey yoktu ve eğer bir başıma titreyerek, yara bere içinde ve kurt gibi aç bir halde öleceğim yer burasıysa... Mızmızlanmam gereksizdi.
Sonuçta mavi benim en sevdiğim renkti.
Ben hayatımda o kadar ağır laflar dinlemeye mecbur oldum, bunlara o kadar sessizce tahammül ettim ki sevdiğim, uğruna hayatımı bile verebileceğim bir insanın bana en ufak bir sitemi beni bugün fevkalade yaralıyor.
Yaslan göğsüme sevdiğim
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir
Toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibi bazen
Küçük Prens'in okuyunca iç burkan cümlesi:
"Ben onu anlıyordum. Yanlış yaptığında bile anıyordum. Onu sevdiğim için anlayacak bir sebep buluyordum. O da öyle yapar sanmıştım."
"En sevdiğim kitapları okurken olduğu gibi beni o dünyanın tamamen içine çekmesini seviyordum. Sanki endişelenecek, planlayacak, yas tutacak ya da çözecek bir şey yokmuş gibi."
Ama sen uzaklardaydın ey kalbim
Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı
Ayın yıldızların çağlayarak
Berrak şelaler yaparak
Coşku içinde aktığı
Bir yerlerdeydi.
Hani bir gün bir çobana rastlamıştık