Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?
Victor Hugo
Dokunulmasa da, görülmese de;
Kalpte yer verilir bazısına,
Nedensiz...
Sen; aklım ve kalbim arasında kalan,
En güzel çaresizliğimsin.
Gerçi aklıma bile gelmiyorsun artık.
O kadar kalbimdesin ki...
Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme,
Kırk yılın hatırına "SEN" kalayım.
"Sevmek" ne uzun kelime...
Şimdi açsam pencereyi beklesem.
Sen gelsen, olmaz ya hani geliversen.
Hiçbir şey sormasan,
Hiçbir şey söylemesen,
Sussan,
Sussam,
Sussak...
Susuşların anlattıklarını dinlesek.
Cemal Süreyya
"Erkeğe düşer ilkin sevmek, yalvarmak, yakarmak.
Sarar yüreğini kadınların tatlı sözler,
Erkektir yalvarması gereken, kadın ister
Sever kendine yalvartıp yakartmayı."
Bir şehrin girift eşiğinde
Efil efil zemheri ikliminin uçlarında
İnce siyah bir şal takmış
Kalbini rüzgara mühürleyip
Hızlı adımlarla koşan
Bir çift topuklunun sesiyle
Uyandım
Jet gibiydi
Bir şehrin girift eşiğinde
Efil efil zemheri ikliminin uçlarında
İnce siyah bir şal takmış
Kalbini rüzgara mühürleyip
Hızlı adımlarla koşan
Bir çift topuklunun sesiyle
Uyandım
Jet gibiydi
" Zaten sevmek denilen şeyin özü bu değil midir? Normalde tahammül edilemeyecek şeyler bile tat verir insana. Sabrı kuvvetlenir, kızacağı yerde güler, çirkin gözüne güzel gelir, yapmam diyeceği şeyleri yapmaya hem gönüllü hem de hevesli olur insan. Sonra canını bile paylaşmak ister. İster istemesini ama bu bile az gelir zamanla. Ne yapacağını şaşırır. Sevmekten deliye dönmek diyorum ben buna. Kendimi anlatırken çok sık kullanıyorum. Masamda Bahar'ın en sevdiğim fotoğrafının devamlı bana göz kırpmasının sebebi de budur."