Hayatın gerçeklerini yazarsan, sayfalarda bıraktığın izleri yalnızca sen okuyabilirdin.
Ekmek yiyemezdin belki.
Ama vicdanın, bembeyaz bir sayfa kalarak mezarında yatağın olurdu.
Ben senin hissizleştiğin yerden fışkıran oluğum,
Sense umutsuzluk durağına ramak kala suyum,
Saklamak istesem bir tek gülüşüne sığar ruhum,
Düşersen karamsarlık çukuruna ruhuma tutun.
İlk dikkatimi çeken şey kitabın ismi oldu.
Ve hemen kitabın yazarı Seyfullah Özalp'e sordum bunu. Az çok ne demek olduğunu biliyordum ama yazar için ne ifade ettiğini merak ettim doğrusu. “46’lık eskiden argoda deli manasına gelirmiş. E ben de kendimi bildim bileli biraz deli hissederim. O yüzden kitabın ismi 46’lık oldu.” dedi. Aldığım en samimi cevaplardandı. Kitap şiirden düzyazıya birçok türü içerisinde barındırıyor En çok beğendiğim kısım ‘’Kabulleniş’’ isimli yazıydı Kitap 63 sayfa. Bir çırpıda okunabilecek türden. Kısa ve öz dedikleri bu olsa gerek.
Kitap herhangi bir sonla bitmiyor, yarım kalıyor. Ben de devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
46'lıkSeyfullah Özalp · Kendi baskısı · 20174 okunma
Bir gün bu ruh bu bedenden tamamen boşalacak,
O zaman da gözyaşım avuçlarına dolacak.
Bilmem taşıyabilir misin, bu zerrelerden yükü?
O zerreler ki bir insanın hayatıdır çünkü...
"Sen bir şiirin son kelimesinin eşsiz lezzeti
Ben bir şairin ilk şiirine sıkışan gençliğim
Dur durak bilmez, bilse de beni, uslanmaz benliğim
Hiçbir lisan koyamaz adını bende sensizliğin."
Dünü görmemiş gibiyim
Sanki hiç yaşanmamış...
Ne bir ses, ne bir koku, ne bir sahne var aklımda dünden.
Bugünden dileğim seni görmek...
Yoksa yarın bugünü de hatırlamam ben.
Tozlu raflarda unutulmuş bir kitabın ;
Bir aşk masalının arasına gizlenmiş gül kurusu gibiydin.
Heyecanla kitabı okurken aniden karşıma çıkıyor, içimi sevinçle dolduruyordun ..