Cenevre'de bulunan dört milyar avro maliyetli bir araştırma kuruluşu olan Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nin (CERN) 10 yönetici araştırmacılarından biri, bir televizyon röportajında, biz modern insanların bizi çevreleyen gerçeklerin sadece %5'ini algılayabildiğimizi, diğer %95'lik kısımdan, sahip olduğumuz tüm teknik imkanlara rağmen habersiz
olduğumuzu belirtmiştir. Oysaki çözemediğimiz tüm sorularımızın cevabı, işte bu kavrayamadığımız % 95'lik kısımda bulunmaktaymış.
Bu kitap kelimesiz yazılmalıydı bana kalırsa ama insan yorumuyla yüklenmemiş duyumları anlatabilmek için bile kelimelere ihtiyacımız var, ne tuhaf. Ben hafifleme arzusu duyarken karşılaştık. Bir yandan kendimi bırakmak isterken diğer yandan kelimelerimin yetmediğini hissediyordum, kelimesiz kalmaktan, aslında anlamı yitirmekten korkuyordum. Ama
Şimdi kocaman denizlerde, kocaman gemilerde
Neden yok küçüklüğümüzdeki büyüklüğümüz;
Çocukluğumuzun bahçelerinde, o evlerde
Kağıttan gemilerimizi yüzdürdüğümüz.
Bir şeyler mi kalmış çocukluğumuzda.
Çocukluğumuzla çözdüğümüz...
....
Beğeni arzusunun gölgesinde siyaset
Sosyal medyanın, özellikle internet çağında doğan kuşakları beden ve akıl sağlığı açısından nasıl etkilediğini uzun süredir konuşup tartışıyoruz. “Güzel görün, iyi mekanlara git, pahalı kıyafetler giy ve hepsini paylaş” döngüsünden çıkmak giderek zorlaşıyor, bu döngü her geçen gün daha büyük kalabalıkları
Caravaggio duysa bunu iltifat olarak kabul ederdi :)
Bellori, ”hani bazı yaban otlar hem şifalı ilacın hem de en öldürücü zehrin kaynağıdır ya, işte Caravaggio bazı iyi şeyler yarattıysa da, resim sanatının hazinelerine ve değerli geleneklerine en büyük zararı vermiş ve onları yıkıma uğratmıştır.” diyordu.