Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şahika

Şahika
@sfregio
Vatandaşlığı yapan kan ve toprak değil, inanç. Ümmetin Avrupa dillerinde karşılığı yok. Siyasi ve dini bir bağ. Kuran hem bir ibadet kitabı, hem bir anayasa, muhatabı bütün insanlık.
Reklam
Kulun bütün haysiyeti: Mümin oluşunda. Kul, mümin olunca hukuki bir hüviyet kazanır, dilenciyi halifeye eşit kılan bir hüviyet.
''Avrupa'nın temel kanunları Doğu'nun örf ve adetlerine taban tabana zıttır. İthal malı ıslahattan kaçının. Bu gibi ıslahat Müslüman memleketlerini anca felakete sürükler. Onlardan hayır gelmez size.'' -METTERNICH

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Türk talebeye gelince: ''Hiç hoşlanmadım ondan diyor, en kötü taraflarıyla Amerikan kafası. Hayat yokmuş Türkiye'de. Ne zaman olacak diye sordum. Ne zaman biz de Amerika gibi, Almanya gibi olursak, dedi. Sürgüne gider gibi yurduna dönen bu bahtsız delikanlı, uzun bir zincirin son halkalarından biri. Ne Avrupalı, ne Asyalı. Ne Fransız, ne Türk. Kopmuş ve bağlanmamış.
Bu dönemde İspanyolların kendi kanlı sadizmlerine ilişkin tuttukları binlerce kayıt vardır. Muziplik olsun diye ´´bebekleri ayaklarından yakalayıp annelerinin kucağından çekip alıyor ve başlarını kayalara çarpıyorlardı.``
Reklam
İspanyollar Kızılderililerin ellerini keserler ve onları bir deri parçasının tuttuğu kesik elleri sallanır halde bırakarak, ´´Şimdi git ve olanları reislerine anlat`` diyerek gönderirlerdi. Kılıçlarını ve yiğitliklerini esir Kızılderililerin üzerinde denerler, bir vuruşta bedenin yarısının kesileceğine veya başlarının kopacağına dair iddiaya girerlerdi.
Böyle hareketler hoş görülürse eğer Devletin başına kölelerle dinsizler geçer.
Nasıl nefret ediyorsam cehennem azabından O kadar nefret ediyorum ondan.
´´Her şeyi öğreneceksin. Tanrı'nın bizi görmediğini düşündürecek kadar karanlık olan gecenin o ilerlemiş saatlerinde gizlice vicdanımı sorgularken kendime bile zar zor itiraf edebildiğim şeyleri söyleyeceğim sana. Dinle. Sana rastlamadan önce, ben mutlu bir adamdım...``
"Ne yaparsınız yüzbaşım?" dedi askerlerden biri; "çalıkuşu uçtu ama yarası kaldı."
Reklam
Yazın, güneş fazla kuru evleri kavurur ve duvarları gri bir külle örter; o zaman artık kapalı kepenklerin gölgesinden başka yerde yaşanmaz. Sonbaharda, tersine çamur tufanı olur. Güzel günler yalnızca kışın olur.
Durmadan tekrarlıyor olabilirim, ama sen henüz tam oturmamış bir insansın. Tereddütlerin, pişmanlıkların, zayıflıkların var. Kış senin için en tehlikeli mevsim.
Uzunca bir süre tek kelime etmeden yüzüne baktım. Yüzünün bana bir şeyler anımsatmaya çalıştığı hissine kapılmıştım. Ondaki bir şeyler, bilincimin derinliklerine gömülmüş yumuşak, beşik gibi bir şeyi usul usul sallıyordu sanki.
İslam bir ferdin veya bir grubun diğer bireyler veya sınıflar üzerinde hakimiyet kurmasına izin verecek bir politik model tanımaz. Bu politik model, toplumun tüm bireylerinin Allah'a imanda eşit oluşunun nedenidir.
İslam'ın gözünde iç özgürlük yahut iç ahenk, hür toplumun alt yapısıdır. Bir kişi, kendi iradesine hakim olmadıkça ve tutkularını kontrol etmedikçe toplumsal alanda hiçbir zaman özgürlüğü tadamaz.
Demokratik kapitalizm ve sosyalizm, dünyamızı kendi parçalarında baskın unsur olmuşlardır. Bu iki sistem hem birbirlerine destek olurlar, hem de dünyayı kendi sömürgeleri altına almak için birbirlerine karşı silahlı rekabeti sürdürürler. Komünizm ise hiçbir zaman aslına uygun bir şekilde pratize edilmemiştir. Sosyalist liderler iktidara geldiklerinde bu sistemin uygulanamayacağını anlamışlar ve uygulanabilirliğe indirgeme yoluna gitmişlerdir. Bu yüzden de sosyalizmin komünizme bir giriş olduğunu iddia etmişlerdir.
Reklam
Dahası, İslam, insanı bütün yönleriyle koruduğunu iddia etmektedir. İşte bu düşünce Müslümanların, aynı temel üzerine sosyal ve manevi hayatlarını organize etmelerini sağlayacaktır. Yalnız İslam, insan hayatının her yönünü kapsamaktadır. Diğer sosyal sistemlerse sadece sosyal ve ekonomik hususlarla sınırlanıp kalmıştır.
SPOI İÇERMEKTEDİR!
Oturuma son verildi. Nakil aracına binmek üzere adliyeden çıktığım sırada, bir an için yaz akşamının kokusunu ve rengini algıladım. Tekerlekli zindanımın içinde, yorgunluğumun derinlerinden yükselirmişcesine, sevdiğim bir kentin ve kendimi bazen mutlu hissettiğim belli bir saatin aşina gürültülerini bir bir yeniden keşfettim.
40 yıl önce Arap Baharı'ndan bahsetmek...
´´Kral Faysal'ı uyurken yakalayacak darbenin, mutlaka Suudi Arabistan'da yapılacağına dair tarihi bir kural da yoktur. Bu darbe aynı; büyük bir trajediyi yaratarak patlayan ilk nükleer santralin Sovyetler'de değil de, Amerika'da olabileceği gibi, diğer bir düzine Orta Doğu ülkesinde de yapılabilir.``
´´Cinsel rollerin, bu şekilde yeniden düzenlenmesi ve çekirdek aileden uzaklaşma, ekonomik planlamalar için en az toplu pazarlığın, sanayinin önemli ögelerinden biri olduğunun ve örgütlenmesi gerektiğinin ortaya atılması kadar can alıcıdır. Rol değişimi çoğu insanın zannettiğinden daha çok, sanayi devriminin anahtar safhasıdır.``
´´Mevcut uygulamaların hepsinin ortak özelliği, uygulamada sadece ekonomik olmalarıdır. Hepsi de ekonomiyi toplumsal sistemden, hava geçirmez bir şekilde tecrit edilmiş gibi ele alırlar. Sanki, ekonomi; hızla değişen değerlerden, üsluplardan, cinsel davranışlardan, dinsel görüşlerden, kültürel farklılıklardan, aile düzenlerinden ve kurumsal formlardan hiç etkilenmezmiş gibi düşünülür. Geleneksel ekonomistler, enflasyon ve diğer sorunlara, kendi yarattıkları, ölçülebilir kurallar içerisinde çözüm arıyorlar. Fakat gerçeğe, böyle paketleme yöntemiyle ulaşamazsınız. Çünkü her şeyden önce, ekonomi kapalı bir sistem değildir.``
´´Zamanı böylesine savurup barbarca harcamak Asya tarzıdır. İşte bu yüzden, buradaki Doğu'nun evlatları kendilerini bu denli evlerinde hissediyorlar. Hiç fark ettiniz mi? Bir Rus dört saat dediğinde, bizim bir saatimizi kastediyordur. Bu insanların zamana böylesine umursamaz davranmalarının ülkelerinin vahşi uçsuz bucaksızlığıyla bir ilgisi varmış gibi geliyor insana. Geniş yer, bol zaman. Zamanı bol olan ve bekleyebilen insanlar olduklarını söylerler. Biz Avrupalılar bunu yapamayız.``
Reklam
´´Size bir gün önce getirilmiş olan ve ertesi gün de getirilecek olan öğle çorbanızın getirildiği an neden ve nasıl olduğunu bilmediğiniz bir baş dönmesine tutulursunuz, zaman dilimlerinin farklılığı yiter, tümü birbirine karışır ve size var olmanın gerçek anlamı hiç değişmeyen ve sonsuza dek çorba getirilecek bir an gibi gelmeye başlar.``