Bir şeyler olduğunda önce anlatır insan, açıklamaya çalışır. Anlaşılamadığını anlayınca susar. Sessizliği ikrardan değildir, aksine her şeyin farkındadır ve sadece sabrediyordur. Artık eyvallah deyip geçiyor, sessizliğini uzaklaşmak için kullanıyordur.
Her ağustostan sonra gelen Eylül gibiyim.
Her gündüzden sonra gelen gece gibi.
İlkbaharda yaprakları açan
Sonbaharda dökülen ağaçlar gibiyim.
Tatlının içinde birazcık olan acı gibiyim.
Varım ama yok gibi.
Bol kahkahadan sonra gelen
Issız yerlerde dökülen gözyaşı gibiyim.
İyinin içinde biraz var olan kötü gibiyim.
Beyazın içinde damlası kalmış siyah gibi.
Nefretin içinde zerre kalan sevgiyim.
Bir şeyim ben ama bilmiyor gibiyim.
Yılların içine çizgiler ekledim
Çizgilere anılar sığdırdım
Anılardan acılar çıkarttım
Acıları yaralarla atlattım
Yaraların kabuklarını da attım
Kabuklardan kalan izler var
Pahalı kremlerin yok edemediği
Geçmeyen izlerle yaşıyorum..
25/06/2022 16.25
Sonra herkesin akıllı olmasını beklemenin çok uzun süreceğini anladım Sonya. Bir de bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini. İnsanların değişmeyeceğini, onları değiştirebilecek kimsenin bulunmadığını ve bunun için çaba göstermeye değmeyeceğini.
Karın altından çıkan Kardelen gibi,
Umutlarla doluydu fikirlerimiz.
Taze bahar gibiydi bir yanımız,
Dokunursak kırılır diye korktuğumuz,
Koklarsak solar diye çekindiğimiz,
Uzaktan sevdiğimiz çiçekler açardı.