Allah'ım biraz konuşabilir miyim bağışla
Konuşuyorsun sen, duymuyorum ben ah bağışla
Ben de konuştum çok, çoğu boş, boşlukları doldurdum
Yarım kalmış bir çay gibi soğuttum kendimi,
İçime şeker attın, tatlanmadım yine
Seni anlayamadım, tişört yazıları, sokak isimleri,
Plaka harfleri, medet umdum tümünden, bir tıkız idrakle tıkandım,
Yağmurları
Onu, sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim.
Bağışla kendini artık onu da
Bırak gitsin.
Bırak gitsin.
O senin ezel gününden kaderin
Sen onu nasılsa bin kere daha
Seveceksin.
Hər ömür romandı; uzun, ya qısa,-
şirin sevgiləri, acı səhvləri.
Sənin yaşadığın bu romanınsa
nə çoxdu cırılan səhifələri.
Burda uc-ucadı doğruyla yalan,
Bəlkə, bu romanı yazan naşıdı?
Bu ağ varaqlarda ləkəsi qalan
Ya dodaq boyası, ya göz yaşıdı.
Çox da varaqlama bu romanı sən,
Qəflətən səksənmək təhlükəsi var.
Hansı varaqdasa bir də
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Kutsal varlık senın altın ve tanrısal
Erincini bozdum sık sık yaşamın
Daha gizli daha derin acılarını
benden öğrendin sen
Ah bağışla beni bağışla o ding,n anın
Önündeki bulutlar gibi gidiceğim ben
Sense dinlenerek pırıldıyacaksın
Güzelliğin içre eskisi gibi Ey tatlı aşk
uyku bir ağaç gibi sarmıştı seni yeşil dallarla,
sessiz ışıkta bir ağaç gibiydi soluman,
yarı saydam kaynakta yüzüne baktım:
gözlerin yumulu, kirpiklerin sulara sürtünüyordu.
elim elini buldu yumuşak otlarda,
bir an nabzını tuttum ve bir başka yerde duydum acısını yüreğinin.
çınarın altında, su boyunda, defneler arasında
uyku yerinden oynatıp,