Sevda'dan sonra....
Ezel, "Onu göremesem de kalbimde benimle," demişti. "Orası hâlâ on ait ve her zaman öyle kalacak. Tıpkı karşımdaki sandalyenin, yatağımın diğer yarsının, evimin, rubumun ve bedenimin ona ait olduğu gibi.. O benimle Ömür, hep benimle...."
Sayfa 226 - PukkaYayinlariKitabı okuyor
Melek }{ Ömür
Ömür ona bakarken bir kez daha hüzünlendiğini ve gözlerinin dolduğunu fark etti. Bu küçük kızın annesiyle hiç tanışamamış olması ne acıydı. Sevda'nin doğumda öldüğü ve Ezel'in aşkıyla yalnızca bir yıl evli kalabildiği gerçeği onu her defasında üzüyordu. Ezel Doğan şu hayatta sevdiği, dost dediği nadir insanlardan biriydi ve onun mutlu olmasını her şeyden çok istiyordu Gülüyordu ancak gülüşleri buruktu, Sevda'dan sonraki her gülüşü gibiydi.....
Sayfa 236 - PukkaYayinlariKitabı okuyor
Sevda }♡{
Onu sımsıkı saran bu adam sıradan biri değildi; O, Sevda'nın hep beklediği savaşçıydı ve şayet Sevda izin verirse onun için savaşmaya hazırdı...
Sayfa 217 - PukkaYayinlariKitabı okuyor
360 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
SEVDA ÇİÇEĞİ Herkese Merhabalar... Bugün sizlere çok merak ederek aldığım ve aldığıma değdi dediğim harika kitabım ile geldim. Hatta öyle sevdim ki 1 gün bile demeden bir baktım bitmiş. Tanıdık şeyler buldum daha da sevdim böyle yeşilçam tadı aldım ama yetişkin okur ibaresinin de eklemem gerek. Zira klişe diye tabi edilen o harika kıstaslar olsa
Sevda Çiçeği
Sevda ÇiçeğiSıla Koçak · Pukka Yayınları · 202444 okunma
Ezel'in o güçlü bedeni bu sözlerle gerildi ve genç adam sıktığı dişlerinin arasından adeta tısladı. "Seni kırmıyorum! Kahretsin Sevda, istediğim bu mu sanıyorsun? Seni kırmak mı? Bilmiyorum! Sana üstelememeni söylüyorum ama sen_" "Sadece itiraf etmeni istiyorum! Söylemeni istiyorum!" Sevda adamın kollarında hırçınca debelenerek ondan uzaklaşmaya çalıştı ve bunu başaramayınca da, "Neden?" diye bağırdı. "Bunu neden istiyorsun? Beni utandırmak için mi? Ne kadar güçsüz olduğumu görmek için mi?"
Sayfa 215 - PukkaYayinlariKitabı okuyor
Neresi sıla neresi gurbet?..
Akhbar, dönmenin yorgunluğunu duyuyor birdenbire. Dönmek duygusunun içinde azaldığını hissediyor, gözlerini kapadığında kendini dalları kavrulmuş, içi boşalan bir ağaç olarak görüyor. Çölün üzerinden esip geçen acı rüzgârın tekrarlanmaktan artık hiç kimseye bir şey söylemeyen sesini bıkkınlıkla duyuyor. Çocukluğunun, gençliğinin içinde hiçbir yere gitmediğini hissediyor. Bunun yorgunluğu kaplıyor bedenini. Uyuyakaldığını fark ede ede uyuyakalıyor. ...
buralardan gitmeliydim. boru sesi duyulmayan, kumanda edilmeyen, nöbet tutulmayan, kekik kokulu dağlarıma kavuşmalıydım. sıla hasreti bağrımı delerdi.
Ne diyeyim İstanbul, neler yazayım? Şimdi anlıyorum ki bu yaşıma gelinceye kadar sıla hasteri nedir bilmiyormuşum, onu sen bana öğrettin.
Sayfa 46
"Bana kaderden bahsetmiştin,senin kaderinde benim olmak var demiştin...Ancak ne var biliyor musun,Ezel? Ben seninsem,sen de benimsin..."
İki şey insanda kalıcı değildir; gençliği ve gücü İki şeyde tüm insana fayda sağlar; Güzel ahlaklı ve affedici / hoşgörülü olmak İki şeyde insanın konumunu yüceltir; Tevazu sahibi ve insanların ihtiyaçlarını karşılayan olmak İki şeyde afeti kaldırır; Sadaka verme ve Sıla-i rahim de bulunma (akraba bağları koruma) Rabbim bu sıfatlarla sifatlanmayi bizlere ve sizlere nasip etsin, takva ve doğruluk elbisesini giydirsin.
"Bilerek ya da bilmeyerek yaptığı her her şeyin bedelini ödeyecek! Hayatının zindana dönmesi ne demek bölecek...Ona göstereceğim,o da bilecek..."
"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar." türküsünün acıklı hikayesi ; Malkara köylerinden alındığı belirtilen türkünün filmlere konu olacak hikayesi şöyle: 'Çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynep'i köylerindeki bir düğüne gelen Ali isimli bir genç görür ve çok beğenir.
Ezel'in hayatından yalnızca tek bir kadın geçmişti. O kadın rüzgârında Ezel'i de savurmuş, onu darmaduman etmişti ve yokluğunda, Ezel kadını sevmekten bir an bile vazgeçmemişti.
"Seni korkutan bu kadar özgür hissetmen Sevda,seni korkutan bu...Bir şeylere karşı gelmek, sınırlarını ihlal etmek seni korkutuyor çünkü bugüne kadar hep onların ardında yaşadın. Süslü bir kafesteki o küçük kuştun, hatta bir kelebek...Kanat çarpmak yerine yürüyordun. Şimdiyse uçmayı keşfettin,kanatlarını özgürce çırpabilmeyi..."