Kumpas davaları olmasaydı!
Kimse tutuklanmasaydı, şu anki amiral ve generallerin kaç tanesi general ve amiral olabilirdi? Ben size söyleyeyim, sadece yüzde lO'u... Asrın iftirası ablmasaydı, iftiraya uğrayanlar tasfiye edilmeseydi, şu anki komuta kademesinin yüzde 90'1 terfi alamayacaktı. Terfi alması gerekenler tasfiye edilince, geriye bunlar kaldı. O halde şu
Sayfa 201 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okuyor
Cemaat-AKP koalisyonu fetret dönemini Ergenekon operesyonuyla bitirdi.
AKP'nin egemen ol­duğu Hükümet ve Meclis çoğunluğu Ahmet Necdet Sezer'in temsil ettiği Cumhurbaşkanlığı, yüksek yargı, üniversiteler ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile çatışıyordu. Fetret dönemlerinin kalıcı olması ve çok uzun sürmesi do­ğası gereği mümkün değildi. Ya güçlü bir şehzade çıkacak ve diğerlerini tasfiye ederek bütün iktidarı elinde toplayacaktı ya da bu süreç, ülkede bir dağılma ve çözülmeylekoydu sonuçlana­caktı. Nitekim öyle de oldu. ; AKP-Cemaat koalisyonu Erge­nekon soruşturması yoluyla rakiplerini ya tasfiye ederek ya da sindirerek bütün iktidara el koydu.
Reklam
AKP, siyasal şid­det kullanmak ve geçerli hukuk ilkelerini çiğnemek de da­hil, elindeki bütün araçları kullanarak devleti ele geçirmeye yöneldi. Cumhurbaşkanlığını, yüksek yargıyı, üniversiteleri, medyayı, eğitim sistemini ele geçirme hamlesinin ve Ergene­kon operasyonlarının siyasal ve tarihsel anlamı buydu. Zaten 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Turgut Özal'ın Anavatann Partisi iktidarları döneminde gerici bir silahlı kuvvet olarak yeniden yapılandırılan Polis Örgütü, Cemaat'in bu kurum ve Adliye içinde örgütlenmesiyle birleşince, süreci tayin eden bir rol oynadı.
Mezhepçilikten bahsediyorum. Başka yerlerde cemaatçilik adı verilen olgunun yerel karşılığı olan bu terim, bütün bir kota sistemini ifade etmektedir; ülkenin önemli makamları bu sisteme göre önceden cemaat temsilcileri arasında paylaştırılır.İlk çıktığında bu fikir saçma değildi:Ne zaman bir yönetici seçilecek olsa, Hıristiyan bir adayın karşısına sürekli Müslüman bir aday çıkması, ikisinin de kendi dindaşları tarafından desteklenmesi olgusundan kaçınmak gerekiyordu. Bu nedenle makamların en baştan farklı cemaatler arasında paylaştırılmasına karar verilmişti.Cumhurbaşkanı mecburen bir Maruni Hıristiyan, Bakanlar Kurulu başkanı bir Sünni Müslüman, Meclis başkanı bir Şii Müslüman olacaktı. Hükümette Hıristiyan ve Müslüman bakanların sayısı her zaman eşit olacaktı. Ayrıca her cemaatin kendi milletvekili sayısı olacak, bu sayıya itiraz edilemeyecekti. Kamu görevlerinde de bazı dozajlara uyulmaya gayret edilmişti. Bu kurgu karmaşık, hatta içinden çıkılması zor olmakla birlikte bir sebebi vardı ve belki de sonunda istenen neticeleri verecekti.Ama kotalar sistemine özgü zehirli ve aldatıcı nitelik yeterince dikkate alınmamıştı. Aslında cemaatler arası rekabet azaltılırsa,gerilimlerin yavaş yavaş düşürüleceği ve yurttaşlarda bir dinden veya mezhepten ziyade bir ulusa ait olma duygusunun güçleneceği umuluyordu. Ama bunun tam tersi yaşandı. Yurttaşlar haklarını elde etmek için devlete yöneleceklerine, kendi cemaatlerinin yöneticilerine başvurmayı daha faydalı buluyordu. O zaman cemaatler, zümreler veya silahlı milisler tarafından yönetilen ve kendi çıkarlarını ulusal çıkarın üzerine koyan özerk derebeyliklere dönüştü.
Sayfa 54 - YKYKitabı okudu
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD denetimiyle birlikte, CHP yönetimi gericilikle hesaplaşmaktan vazgeçti. "Küçük Amerika olacağız" hedefi CHP yönetimi zamanında açıklandı ve 1950'den sonra Demokrat Parti iktidarı tarafından izlendi. Devlet, tarikatları ve cemaatleri korudu ve geliştirdi. Batılı ideologların son zamanlarda "Popüler İslam" diye kutsadıkları akım devlet tarafından yeniden imal edildi ve desteklendi. Böylece Kemalist Devrim'in kireçlenme dönemine girildi. 27 Mayıs 1960 Devrimi, 1945'te başlayan "Küçük Amerika" sürecinde kısa süren bir kesintiye yol açtı. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980'deki Amerikancı askeri darbeler, ABD'nin Yeşil Kuşak Projesi uyarınca, Türkiye'de demokrasi ve emek güçlerine karşı şeriatçılığa dayanan bir dalgakıran inşa ettiler. En sonunda bir Cemaat müridi, Özal'ın kişiliğinde Çankaya'ya tırmandı. Ve dahası, bir tarikatlar koalisyonu adım adım hükümetin büyük ortağı oldu. Fethullahçı Terör Örgütü bu süreçte devletin kilit konumlarına yerleşti.
Sayfa 87 - "Küçük Amerika" Süreci ve 27 Mayıs DevrimiKitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Tam Bağımsız Olmayı Neden ve Nasıl Kaybettik? İnsanlık devrimini başlatan büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşama erken veda etmesi, devrime sahip çıkacak bir toplumun eğitilmemiş olması, padişah hayranı, manda ve himaye isteyen siyaset anlayışının yaşıyor olması en belirgin sebeplerdi. Nitekim Atatürk sonrası çok partili siyasi
Reklam
İslam Komiserliği, propaganda işi için, Sovyet vatanseverlerinden yararlanır. Bu vatanseverler Sovyet Hükümeti tarafından maddi bakımdan desteklenir. Onların gayretleri, Sınır boylarındaki Müslüman memleketlerinde, şeriat temeline dayanarak, Sovyet idaresini kuvvetlendirmek gayesine yönelmiştir. Halbuki bu şeriat, milli demokratik hükümetlerin
Amerikancı 12 Eylül rejiminin görevi, toprak reformunu uyutmaktı, hatta bastırmaktı. 12 Eylül, toprak ağalığına hayat aşısı yaptı. 1960'lardan beri toprak ağalığı itibar kaybediyordu. Feodal ilişkiler, acılı da olsa özellikle Doğu ve Güneydoğu'da çözülüyor du. Aşiretler ve derebeylik dağılıyordu. Köylünün toprak mücadelesi yükseliyordu.
Sayfa 187Kitabı okudu
Cemaat mensupları Türk Silahlı kuvvetlerine nasıl sızdı? Bu sızmalara neden engel olunamadı? Silahlı kuvvetler bu kişileri nasıl tespit edemedi? Sorun burada düğümleniyor. Bugün eğer bunu çözücü tedbirler alamazsak, yarın Gülen cemaati yerine başka bir şey de gene aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri içine girebilir ve kendi eylemleri açısından hareket edebilir. Birinci konu bu; bence çok önemli.
_Yıl 2002. _“Köstebek”, şeyhleri Amerika'ya hicret etmiş, yasa dışı dinci organize suç örgütü, iç ve dış tehdit fetullahçıların karanlık iç yüzlerini deşifre etmek amacıyla yazılmıştır. Şeyhleri DGM’de yargılanan bu örgütün, CIA., MI6 ve BND gibi yabancı istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan müritleri, devletin temelini oyup zaafa
Reklam
Eski bir Alman atasözünün dediği gibi, “banyo suyuyla birlikte çocuğu da atmak” da doğru olmaz. Burada çocuk derken en küçüklerine varıncaya dek tüm dinsel toplulukların varlığının kabul edilmesi ve her birinin yasal statüsünün, ibadet özgürlüğünün, siyasal ve kültürel haklarının kısacası -saygınlığının tanınması-fikrini kastediyorum. … Ama ne yazık ki gelecek vaat eden çocuk bir banyo suyu ile çepeçevre kuşatılmıştı ve bu suyu mümkün olan en kısa zamanda boşaltmak şarttı. Mezhepçilikten bahsediiyorum. Başka yerlerde cemaatçilik adı verilen olgunun yerel karşılığı olan bu terim, bütün bir kota sistemini ifade etmektedir; ülkenin önemli makamları bu sisteme göre önceden cemaat temsilcileri arasında paylaştırılır. … Yurttaşlar haklarını elde etmek için devlete yöneleceklerine, kendi cemaatlerinin yöneticilerine başvurmayı daha faydalı buluyordu. O zaman cemaatler, zümreler veya silahlı milisler tarafından yönetilen ve kendi çıkarlarını ulusal çıkarların üzerine koyan özerk derebeyliklere dönüştü . İşin aslı, çocuğu tutup pis suyu atacağımıza tam tersini yaptık. Çocuğu atıp geride sadece pis suyu bıraktık. Gelecek vaat eden hiçbir şey gelişmedi, çelimsiz kaldı. Endişe verici, sağlıksız olan ve kalıcı olmayacağını umduğumuz her şey ise hiç olmadığı kadar sağlam bir şekilde yerleşti.
Ebû's- Serâyâ'nin Şiî motifli isyanının bastırılmasının ardından Muhammed, 200/815 yılında Hicaz'da Abbasi yönetimine karşı bir ayaklanma başlattı. Emîrü'l-Mu`minîn ünvanını kullandı. İsyanın ilk safhasında önemli bir askeri desteği arkasına alsa da Abbasi güçlerine fazla direnemedi. Yakalandı ve girişmiş olduğu hareketten
Sayfa 108 - M.Ü. İLÂHİYAT FAKÜLTESİ VAKFI YAYINLARIKitabı okudu
Haarp Teknolojisi ile Deprem Üretmek Kahramanmaraş'ta gerçekleşen depremler normal bir deprem değil. Demografik yapısının değişmesine yol açacak bir tehdide dönüştü bu deprem. Zaten mevcut bölge göç mühendisliği ile demografik yapısı yeteri kadar değişmişti. Bu deprem bölgesinde benim şahsi meselem diyerek hasta yatağında yurda kattığı
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.