Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Umut kaya

İçimde anlatılamaz bir uçurum Ucunda ben Ellerim boşluğuna dokunup Sımsıkı tutuyor Bu gecede yokluğuna düşmeme Bir hatıralık rüzgarın ha yetti ha yetecek
Reklam
Birden baktı saatine hala yokluğun tınısı vuruyordu kalbine… bir zehir gibi gökyüzü Yağmur topluyordu,karanlık bir zifiriye Oysa her yağmur yere değil hatıralarına Düşüyordu inceden
Ne garip şey sevmek Belki bir daha sevgiye adanan o sokaklarda Sonsuza dek kovulduğunu bilmeden Bütün sokakların içinde seni yaşamak ve seni aramak günler ve gecelerce

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Öyle güzel bakma bana Kırlangıçlar gibi uçuşurken seni gülüşüne takılır kalırım sonra Vururlar beni…
Geceye Dair
Sessizlik içinde ürperen bir ayna Karanlığın ruhuma dokunduğu bir yarın Sevmelere doymayan bir yalanım artık Müzikler yorgun piyanolar kırık Ve notalar vurulmayı bekleyen birer suçlu artık Sevmenin ne olduğunu unutan birer suçlu Ve gözlerin sevdaya dokunmasına korkan Bir aşk… Öyle bir akşam ki içimde direnen Kaybetmiş bir yarın parçalanırken zamanda Ve paramparça sevdaların düşerken Saçlarıma Tutunmaya çalışan bir korkak gibiyim artık Mürekkep bulandı bir kez siyaha Yazılması gereken bir yokluksun artık Sen en masum yalanlarla oynanması gerek bir sevdasın artık Mutluluğun en zifirilerinde durmadan Beyaza çizdiğim ve defterin her tarafını karaladığım bir kalpsin artık
Reklam
Güllere inat en çok seni koklayacağım Aşklara inan en çok seni seveceğim… Umut
Yazmak,kalemin mürekkebini ruhuna dokundurmaktır. Ve insan yazdıkça kendini bulur aslında
Boş bir sandal denizin dalgasına Çarpar ve elleri nasırlı bir hayatın İçine sürüklemesini bekler Sonsuz bir okyanus kaybetmiş olduğu Yağmurlarını ona sundukça Mutluluğun ıslaklığını bırakır içinde Yalpalanan umutlar geçer Gözlerinin önünden Dokunmak ve sonsuz bir ıslaklıktır Sadece Boş bir sandal denizin dalgasında Zamansız bir renk bilmem kaç asırdır Böyle tablolarda Uzak bir yoklukta bekleyen bir sevgili Gözlerini ufuklara diker Belki mutluluğun görüntüsünü bekler Ama hep zamansız bir yerlerde Sürüklenen bir sevdayı taşır Üstünde bilmem hangi odanın Hangi umutsuzluğun güneşi dokunur Mavisine ve rengini asırların sırtına dayamış bir sandal
Kaybetsem bir gece rüyamda seni Ellerim boşluklarına çarpar çarpar Zifiriye dokunup sarılsam yokluğuna Bulduğumu zannetsem ve kaybolsam İçimin en sessiz nehirlerinde Bir yağmura tutulsam sonra Kokun toprakların içinden Buram buram kokuna sarılsam Kaybetsem bir gece rüyamda seni Koşsam çaresizce bir camdan Ağlayan bir müziğin hıçkırıklarıyla İrkilsem ve koşmanın acısını yokluğuna yetişememekte bulsam Otursam bir kaldırımda günlerce gecelerce Bir dilenci gibi yokluğuna el açsam Kaybetsem bir gece rüyamda seni Gözlerim karanlığın içinde kör Ellerim karanlığın içinde Ve puslu bir matem çalar rüzgar Karşı kıyıdan denizin kokusu içimde Bir üşümektir sarar beni Ben sensizliğin içinde sessizliğine dayasam kulaklarımı Kalbini işitirim Göklerde,karanlıkta,rüzgarın kokusunu getiren dalgalar da ben bir gece rüyamda Seni kaybetsem ve hiç uyanmasam
Telefonun ucunda sen Sessizliğin çınlar kulaklarımda Karanlıkta bir el tutar ruhumu derinden Soluğun içimde sanki Nefessiz kalırım sana Bir nefes daha sessizliğini hapset hadi Beklerim seni Saatler düşer üstüme Zamanı tutmaya çaresiz uzanan ellerim Sessizliğini dinler sesin Soluğun ve bir dünya seninle koşar içimde Sokaklar karanlık yıldızlar aydınlatır Kaybolan çocukları Ben kaybolmuş bir yabancıyım Sessizliğinin çocukluğunda .
Reklam
Karanlığım ben bu gece Yağmur yağmasada pencereme Gökyüzüm sağanak bana Boş sokaklar ağlayan bir göz Yorgun kuşlar kanat çırpıyor Ve düşmüyor yine de yağmura inat Bir fısıltı kulaklarımda yoksa şiir mi Belki de sensin Dudaklarımdan dökülmeyi bekleyen Yağmur taneleri Karanlığım sana hasret Yağmurlarım sana Gökyüzümde binlerce asır yıldızlarım Işığının eksikliğiyle sönmeye hazır Karanlığım ben bu gece Uykum gelmesede uyumak zorundayım Belki bir asır kırılan yapraklarımı Dökmeye heveslenmeliyim bir Şiire son kez bakarken …
131 syf.
·
Puan vermedi
Trenin Tam Saatiydi
Trenin Tam SaatiydiHeinrich Böll
7.9/10 · 469 okunma
Karanlığın bittiği yerde buluşalım Sabahın güneşi doğsun inceden Soğuk ve ellerinden ısınsın Göklerim sevinçten
Odamda yankılanır yağmurların Kelimeler düşer saçlarıma,acılar sırılsıklam Yokluğun zamana saklanmış Bir kervan çeker dert yükünü Bu yağmurların sırtında.
Sonbahar yağmurları düşerken göklerden Karanlık odamda yankılanır sanki sesin Eylülün gidişine mi ağlar bu yağmurlar Hangi kurşuni yürek Gönlüme dem eyler bilmem ki Sonbahar gelirken, açılmış burkulan yüreğin kapıları Ağlar camımdan süsüzülen yaşlar Bir yıldırım çarpar içimde Hıçkırıklar takılır yüreğime Düşer kalırım sensizliğe Düşer
583 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.