...bir rolün sağladığı siperler, rolün içindeki insanın özgürleşmesi yerine şahsiyetsizleşmesine olanak verirler
Kasım 1914'de savaşın ilânından sonra, Ruslar'ın Ermeni gönüllü taburları ile sınırlarımıza taarruz etmeleri üzerine, gerek vilâyet merkezinde ve gerekse çevresinde bulunan Ermeniler'in tutum ve davranışları, tamamen değişmeye başladı. Devlet memurları ve jandarmalar hakaret ve saldırlara maruz kaldılar. Timar'da koyun sayımı meselesinden dolayı çıkan isyan ile artık olaylar önüne geçilemez bir durum aldı. Burada, çevreden katılanlar ile asilerin sayısı bini aştı. Bunlar mavzer ve Rus tüfekleri ile silâhlanmışlardı. Çatak-Van-Bitlis telgraf telleri kesildi. Çatak'ta hükümet konağına hücum edilerek iki er şehit edildi. Kürt köylerine ve yolculara saldırmaya başladılar. Rastladıkları Müslümanlar'ı, çoluk çocuk ayırt etmeden vahşice öldürdüler. İhtilâlciler, Van'da da Hamid Ağa Kışlası'nda bulunan bölüğe ve Ermeni mahallelerini çevrelemiş olan jandarma ve milis karakollarına ateş açtılar. Genel bir durum alan isyan, Erciş ve Adilcevaz'a da sirayet etti. 1915 Nisan ayı ortalarında Rus subayları komutasında, en azı 400 kişilik Ermeni çeteleri, Rus ve Iran sınırlarından içeriye girmeye uğraştılar. Van ve çevresindeki Ermeni çeteleri ile meydana gelen çatışmalarda siperler içerisinde "Ermenilik serbest", "Ermenistan kurtuldu" cümleleri ile donanmış bayraklar, birçok siperde, önlerinde "intikam" yazılı Ermeni kalpakları, Rus ve Fransız şapkaları bulundu.
Sayfa 15 - Azerbaycan Kültür Derneği YayınlarıKitabı okudu
Reklam
II. İnönü Savaşı'nda cephede bulunan İngiliz Profesör Arnold Toynbee, Yunanlılar'ın yenilgiyi "gizli el efsanesiyle" açıkladıklarını aktarır ve şunları söyler: "Yunanlılar'a göre, Türk topçu su bu kadar iyi atış yapabildiğine göre, kesinlikle Rus ya da Alman subaylarının komutasındaydı; siperler içinde kuşkusuz İtalyan istihkamcıları vardı; piyade erleri ise Fransız subayların emrindeydi! Siperleri dolaşarak bu söylenti/erin tümünün hayal ürünü olduğunu gördüm ve içim rahat etti."
Sayfa 294Kitabı okudu
9 Ağustos 1915
Şafak vakti saat 4.30 civarı savaş gemileri, monitorlar ve kıyıdaki toplar Conkbayırı, Besim Tepe ve arasındaki boyunu çok şiddetli bir şekilde bombardıman etmeye başladılar. Devasa top mermileri yamaca sığınmış bu hücum unsurunun üzerinden sağır edercesine geçiyordu ancak onlara bir zararı olmamıştı. Bir monitör mermisi volkan patlaması şeklinde ufuk hattında infilak etmiş, iri mermi parçaları etrafa dağılmış ve ortalığı siyah bir duman kaplamıştı. Benzer mermi infilaklarıyla tüm dağ silsilesi sarsılmış ve dumanla kaplanmıştı. Tüm mevzi duvarları ve dar siperler bu patlamalarla darmadağın olmuştu. Bu ağır bombardıman altında tek bir canlının bile sağ kalması imkânsız görünüyordu. Ancak Türkler bir şekilde sağ kalmayı başaracaktı.
Sayfa 233 - The Dardanelles Campaign. İZ Yayıncılık. İstanbul 2019, [ISBN: 978-605-326-366-1]Kitabı okudu
Mustafa Kemal politikayı bir yana itti. Artık yapılması gereken bir işi vardı. Kuzey Afrika'ya gidip İtalyanlar'la savaşmalıydı. Suriye ve Mısır'dan geçen uzun kara yolu dışında Türkiye'nin Kuzey Afrika'yla bağlantısı kesilmişti. İtalyanlar denizin denetimini ellerinde tutuyorlardı; filoları Çanakkale Boğazının da çok
Okunu attı mı ölüm, siperler boşuna; O şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna; Gördük bütün ibsan işlerinin iç yüzünü: Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna.
Sayfa 134 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Reklam
863 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.