Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Orkidem açtı geçen gün, mum çiçeği taze yaprak attı. Kalanşolar pek çicek vermedi bu sene, evi mi beğenmediler nedir. Sarmaşık da balkona alıştı iyice, kahve içiyorum yanında dibini saksıya döküyorum mis gibi organik gübre, he bi de yumurtanın haşlama suyu, ara sıra mayalı su, şekerli su da iyi geliyor diyorlar denemedim daha.
Elif

Elif

@Hazirana
·
02 Şubat 21:08
Düşündüm, daldım, huzurlandım durdum. Çiçeklerime baktım. Çok çiçeğim var benim.
İyot Kokusu ve Deniz
Akşamüstü garip bir hınçla üzerime çöktü yalnızlığım, dışarı çıktım ayaklarımda demir gibi ağır bir yoğunlukla, ufka doğru yürümeye başladım. Öyle sıradan, öyle sade ve sakin. Adımladım sahili boylu boyunca, karşımdan gelen çocuklara gülümsedim. En iyi zamanlarımı hatırladım. Hüzünle sevinci birbirinin ardı sıra yaşadım, hangisi önceydi hatırlamıyorum. Karmaşa ve hiçlik vardı kafamın içinde, hem sakin hem hırçın bir haldi ruhumda ki. İkilikler içerisinde ve tutarsızdım, belki de mutsuz.. Karamsırlıklarımı aydınlatmak isterken, ışığın dozunu ayarlayamıyor, ışığın içerisinde gözlerimi kapamak zorunda kalıyor, kendimi yine karanlıkla iç içe buluyordum .. Ellerimi cebimden çıkardım sonra, ellerimle biryerlere tutunmak istedim, boşluğunu tüm bedenimde duyduğum havanın içerisinde düşüyor gibiydim. Tutunmak istiyordum, boşluk ağır ve yorucuydu. Ayaklarım bir yerlere kayıyordu, ayaklarım yorgundu.. Bu yorgunluğumu bu boşluğun ortasında unutturan yalnızca denizin meltemiyle taşınıp burnuma değip genzime dolan iyot kokusuydu.. Harun Küsmüş
Reklam
..Adamın biri çok zenginmiş. Bir gün gözleri rahatsızlanmış ve görmez olmuş. Başlamış çare aramaya. Kime gittiyse çare bulamamış. Gel zaman, git zaman birisi demiş ki, senin çaren var. Fakat dertsiz birisini bulup gömleğini gözlerine sürersen gözlerin açılır demiş. Adam dertsiz birini bulmak için yollara düşmüş. Şu beldede var demişler ve tarif
Sıra kız kardeşimde, ilk fırsatta onunla da konuşacağım, kendisi de kardeşimden uzak dursun. Kendisine benzetmesin kardeşimi de.
İslam'a göre kadın bir medrese idi. İyi yetiştirilip topluma kazandırıldığında ardı sıra tertemiz ırkları eğitebilecek koca bir medrese...
Zaten olmadık hayaller kurarım...
Zaten ben olmadık hayaller kurarım, Mesela içimden bir ses; Ya yağmur damlası ya da telgrafın tellerine sıra sıra dizilmiş serçelerden biri ol diyor. Gönlümse, kuşlar konar çiçek açarım, ağaç dalı olmak istiyor. Ben ki, ağaçları geceleyin sallayınca yıldız düşeceğine inanırım Dökülen yapraklar ya kelebek olsun, ya da serçe...!
Reklam
Çalıkuşu... Güzide Kasacı...
Yüreğindeki bir şey huzursuzca titriyor, dışarı çıkmak istiyordu. Ve birden bunun ne olduğunu anladı, içine hapsettiği ve özgür olmak isteyen kahkahalar vardı içinde. Tıpkı şampanya şişeninin mantarının patlaması gibi, çınlayan kahkahalarla küçük tiz sesler yükseldi, durup durup gülüyordu. Ara sıra bu dizginleyemediği coşkusundan utansa bile, hemen sonra tekrar kendisini tutamayıp kahkaha atıyordu.
Korku
Korku
open.spotify.com/track/32X1IdHhS...
siir ama benden
yapraklar örterdi üstümüzü o gün insanlar gelir birkaç dua birkaç söz bırakır ardında sonra yok olurdu korkarlardı eninde sonunda olacakları yerden acıyarak bakarlardı soğuk toprağa bize reva ama onlara ceza gibi olan toprağa ve o gün kemik sayardık kac kişiyle müştereğiz sorgulayiverirdik sonra acılar çıksın,bu dünyada anlasilmayanlar kemiklerini onları anlamayanlarin kefenine bıraksın diye uğraşır üstümüzdeki bedenlere sahip çıkardık cok uzun zaman bekleyecegimizi bilirdik yine umutluyduk orada bile sonmeyen ateslerin ortasinda sıra beklerdik kimse varmak istemeyecegi yere cekmezdi ruhunu ama biz cekerdik sen ve ben boyleydik tek farkimiz ben her yaprak döküldüğünde kaybolurken sense bulutların üzerinde beni goremeyecek kadar hafiftin
Seyyar Salıncaklar Üzerine.
Kipriklerim ıslak, saat gecenin dördü. Çocukken eğlenerek bindiğim atlı karınca şimdi sadece başımı döndürüyor. Tıngırdatarak zincirlerini, tekerlerini pürüzlü asfaltta sürüyerek getirirdi ihtiyar amca seyyar salıncağı sokağın başına. Binmek için sıra kapmak şöyle dursun, bazen yalnızca ihtiyarın salıncağını görmek bile dudaklarımın kenarlarının kıvrılmasına yeterdi. Sıramı beklerken başı gökte dişleriyle gökyüzünü selamlayan arkadaşlarımın saçlarının rüzgarda salınışının seyrine kapılırdım. Hepimiz mutluyduk o salıncakların tepesinde. Döndükçe tıngırdayan zincir sesleriyle boğuşurdu kahkahalarımız. Bir çocuğun sevincine ortak olmak, yapbozun tam ortasındaki eksik parçanın ta kendisi olmaktı. Kısılan gözlerin berisinde ışıl ışıl parlayan umutlar... Salıncaklar küçüldü artık, ya da uzanıp serpildik sahi. İçimizdeki çocuğun sesi kısıldı. Bu yüzden mi parkların yanından öylece savrulup geçiyor çocukluğumuzun sancısı, gölgemizin ardına utangaç ve sıkılgan sığınarak? Salıncaklar hiç küçülmesin, parklar biçare yalnızlığa gömülmeden, yapbozun parçası olsa çocuklar.. Boş kalmasın salıncaklar. Bir anlığına çocuk olsun tüm dünya, sokağın başında salıncaklı ihtiyarı gözleyen.. Sadece bugüne mahsus. Tekrar ve tekrar.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.