Ancien Regime döneminde sanat, bir kralın ya da aristokrasinin hizmetçisi gi­biydi, ama on dokuzuncu yüzyılda, tıpkı ortaçağda olduğu gibi ifadenin manevi yükümlülüğünü edindi. Gerçekten de 1848'e doğru "gerçekçiler" diye yüceltilen Millet, Daumier ve Courbet gibi bütün sanatçılar, özellikle insanın dramı üzerin­ de durdular ve arayışlarında, insan doğasının zamandışı ve değişmez niteliğini dile getiren sıradan insanları, kitleleri irdelediler. jean François Millet (1814-1875), insan yaşamının kaynağı olan ve köyle kırsal alanda gerçekleştirilen işlerin saygınlığını , ortaçağ katedrallerindeki Yılın Aylan'nı hatırlatan dinsel bir ciddiyet­le yüceltti.
Sayfa 469 - PdfKitabı okudu
Ama saç bantları da kadınsılığın mütevazı, kişiliksiz, sıradan süsleridir ve hiçbir hikâye anlatmazlar.”
Reklam
Öteki on yedinci yüzyıl sanatçıları, doğayı insan heyecanlarının kaynağı olarak yorumlayarak, yerel gerçekçilik geleneğini canlandırdılar. Caravaggio'nun ger­çekleştirdiği devrim, Fransız sanatına, sıradan insanları, ruh dünyasının temel ögeleri olarak gören ortaçagda apaçık ortaya konmuş olan bu yönelişi yeniden bulması konusunda yardımcı oldu. Lorraineli Georges de La Tour (1593-1652), karanlık görüntülere duydugu tutkuyu ve lncil öykülerini köylü karakteriyle yo­rumlama tarzını doğrudan doğruya Caravaggio'dan aldı ve derin mistik anlam­ları olan resimler yaptı (r. 419). Le Nain kardeşler Antoine (1588-1648), Louis (1593-1648) ve Mathieu (1607-1677), köylü yaşamını, ciddi ve adeta bir din adamı sadeliğiyle resmettiler (r. 503). İnsan saygınlığının bu yüceltilmesi, XIII. Louis'nin sarayında portre ressamı olmasına rağmen resmi üslubun etkisinde kal­mayan ve janseniusçuların ölçülü biçili resimlerini yapan Flaman kökenli Philip­ pe de Champaigne'in (1602-1674) eserlerinde de kendini gösterdi (r. 504).
Sayfa 440 - PdfKitabı okudu
Kimselerin vakit ayırmadığı biriyim Biliyorum. Sıradan bir alışkanlık, körleşmiş Bir küçücük ayrıntıyım Biliyorum. (Bir sigaranın tutuluşu örneğin lçilişi ve sonra atılışı) Öfkem biraz da bu benim Ya siz biliyor musunuz? Saygısızsam, saldırgansam, acımasız ilgisizlik besliyor kötü yanlarımı Ya siz biliyor musunuz?
Bak, büyük kötülükleri 'sıradan' insan işler. Kendi iradesini devre dışı bırakır. Zira özgürlük falan istemez. Çünkü özgürlük demek, sorumluluk demek. Sürüye tabi olur. Üstlere itaat eder. Emirleri uygular. Ahlakı, harici ve hazır bir ürün sayar. Güçlüyü haklı zanneder. Ona göre "riayet=erdem'dir. Vicdanı istop etmiştir. Reddetmeyi ayıp, itirazı günah, isyanı suç beller. Zamanla, itirazı ve reddi de isyan addeder. 'Sus' derler susar, 'Otur' derler oturur, 'Çalış' derler çalışır, 'Öldür' derler öldürür. Onun nazarında iktidar; meşru, makul, mutaber, mükemmel, mübarek, mukaddes, muhteşem... şeylerin kaynağı veya temsilcisidir. Düşünmeyi, sorgulamayı, eleştirmeyi ihanet bilir. Kafiyeyi, bir sözün doğruluğunun kefili sanır. Düşmansız bir hayat tasavvur edemez. Hasımlarca dışarıdan ve hainlerce içeriden kuşatılmıştır. Daimi bir tehlike karşısında, açık örtülü ve tehditler altında, bariz ve gizli tuzaklar arasında, muazzam bir 'dava(!)' yükünü taşır. Kendi tarafını kesinlikle haklı, iyi ve üstün, karşısındakileri ise batıl, müfsit ve habis kabul eder. Şiddeti meşru görür. Gönül rahatlığıyla, tereddütsüz hatta kıvançla suç işler. Duygusaldır. Hamasete müpteladır. Sembollere, sloganlara, ritüellere bayılır. Sorgusuz, sualsiz adanmayı, fedayı, sadakati yüceltir_"
Namus tanrıçası olarak nitelendirilen bir kızı bile övme ile baştan çıkarmak mümkündür. Sıradan insanlarınsa sözünü etmeye bile değmez.
Sayfa 595 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 43. Basım Eylül 2022Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.