Ateş balonları
Uzaydan çıkmak gördükleri en güzel katedralden çıkmak gibiydi. Mars'a inmekse Tanrı'ya olan sevginizi gerçekten keşfettikten beş dakika sonra kilisenin önündeki sıradan kaldırıma dokunmak gibiydi. Pederler roketten dikkatlice indi ve Peder Peregrine şükranlarını sunarken Mars'ın kumlarında diz çöktü. "Tanrım, bize odalarının arasında yolculuk yapmayı nasip ettiğin için sana şükürler olsun. Tanrım, yeni topraklara ulaştık, yeni gözlere sahip olmalıyız. Yeni sesler duyacağız ve yeni kulaklara sahip olmalıyız. Ve yeni günahlar göreceğiz, bu yüzden daha iyi, daha sağlam, daha temiz yürekler de nasip et bize. Âmin."
Sayfa 111Kitabı okudu
‘Seninle ilgili hayallere kapılmadım. Aptal, uçarı ve boş kafalı olduğunu biliyordum. Ama seni sevdim. Amaçlarının ve ideallerinin bayağı ve sıradan olduğunu biliyordum. Ama seni sevdim. Vasat biri olduğunu biliyordum. Ama seni sevdim. Seni eğlendiren şeylerle eğlenmeye çalıştığım anları; cahil, görgüsüz, dedikoducu ve aptal biri olmadığımı saklamaya ne kadar meraklı olduğumu düşündükçe her şey komik geliyor. Zekadan ne denli korktuğunun farkındaydım, bu yüzden tanıdığın diğer adamlar kadar aptal olduğumu düşünmen için her şeyi yaptım. Benimle sadece rahat etmek için evleneceğini biliyordum. Seni çok seviyordum, bunların hiçbirini önemsemedim. Beni sevmeni hiç beklemedim, sevmen için hiçbir sebep görmüyordum, kendimi hiçbir zaman sevilebilecek biri olarak görmedim. Seni sevmeme izin verdiğin için minnettardım ve arada bir benden memnun olduğunu düşündüğümde veya gözlerinde hoş bir şefkat parıltısı gördüğümde mest oluyordum. Sevgimle seni boğmamaya çalıştım; buna gücümün yetmeyeceğini biliyordum ve gösterdiğim ilgiye tahammülünün kalıp kalmadığını anlamak için sürekli tetikteydim. Birçok kocanın hak olarak görüp istediği şeyleri ben bir lütuf gibi karşılamaya hazırdım.’
Reklam
"...Şuna inanıyorum ki bütün insanlar dünyaya en azından bir kitap yazabilmek için gelmiştir, başka bir şey için değil. İster sıradan ister çok özel olsun, önemi yok, yazmayan kişi yitik insandır, iz bırakamadan gelip geçer."
Modern zamanların şehri, yekdiğerinden ayırdedilmeyen fabrika ürünlerini andırıyor. "Aklın ve zevkin yolu bir" olduğundan cadde ve sokaklar, binalar, vitrinler, dükkânlar, meydanlar, abideler, parklar hatta insan ilişkileri bile heyecan vermekten uzak, sıkıcı ve sıradan bir müşterek zevkin bayağılaştırdığı bir biteviyelikle irili ufaklı metropollere dönüşmüştür
-“İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışarıda değil, içindedir. - Nasıl yani? -Sıradan bir insan iyiyi ya da kötüyü dışarıdan, yani bir atlı arabadan ya da çalışma odasından bekler. Düşünen bir insan ise kendinde bulur.”
Sayfa 37
"Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor." Fyodor Dostoyevski
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.