Tanrı’nın Gölgesi, Osmanlı gücünün küresel etkisinin izini sürerek eski ve yeni dünyanın şeklinin belirlenmesinde İslam’ın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun rolünü anlatıyor ve yenilikçi, hatta devrimci bir açıklama sunuyor. Son beş asırdır bu hikâyenin asıl kısmı profesyonel tarihçiler ve sıradan okurlar tarafından inkâr edildi veya görmezden gelindi.
“Ben vedaları sevmem albayım. Hiç gitmesin insanlar. Hele gelmemek üzere giderlerse, çok üzülürüm albayım, dayanamam. Gelmemek üzere gidenler çok sevdiklerim olur genelde. Bir de bir hikaye bırakır ki geride, noksanlığın daniskası içinde. Ölse, öldü dersin, ama ölmez onlar. Ölmesinler de. Ölürlerse bir kere daha üzülürüm. Çünkü koklayamazlar bir
Merhabalar
Bugün kalemi ile yeni tanıştığım Emre Timur'un Kuklacı adlı kitabı ile geldim. Okumadan önce herkes yazarın farklı, sıradışı bir kalemi var deniliyordu ben acaba nasıl diye düşünüyordum. Okuduktan sonra ilk yirmi sayfayı devirdikten sonra zaten herşeyi anladım. Gerçekten fazlasıyla sıra dışı bir kaleme sahip her satırı basit
Suç: Eşini aldatmak
Suçlu: Şadan
Suçlunun Savunması:
“Yaratılıştan çapkınım. Bir kadınla, iki kadınla doymam. Meşru olanından gayrimeşruları daha tatlı geliyor. Fakat karımı da seviyorum.”
Suçlu Şadan’ın savunması elbette mantıksız ve geçersiz. Fakat suçlu, suçunu asla kabul etmez, etse de birçok bahane sunar. Kitabın baş karakterinin de
Büyük çaplı bir veba salgının ardından kendilerine has bazı özellikleri doğaüstü boyutta güçlenen ve ‘Seçkinler’ olarak adlandırılan bir grup insan tarafından yönetilen İlya ülkesinde, hiçbir doğaüstü yeteneği olmayan ‘Sıradan’lar, hastalık yaydıkları gerekçesiyle idama mahkum ediliyordu. Ama, Loot şehri varoşlarında yaşayan ve becerikli bir
~~~Neredeyiz?
Nerede miyiz? Buradayız ya işte, her zaman olduğu muz yerde -her birimiz doğduğumuz andan ölünceye kadar- kendi "burada"mızın içindeyiz~~~
Paul Auster'ın son romanı "Baumgartner" yazar ve yakında emekli olacak felsefe profesörü Baumgartner'ın hayatını ve eşi Anna'ya duyduğu derin ve sonsuz sevgiyi
Ona göre intihar etmek, zayıflıktır. Gerçekleri kabul edemeyen, zayıf ve sıradan insanların seçtikleri bir yoldur. Önemli olan yaşamın gerçeğini gören ve yaşamdan korkmayan üstün insan olabilmektir.