Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Göremedik sıkıntısız yaşandığını, Rahatın şiirini yazamadık, Ne kadar uzak Heveslerimle içli dişli yaşamak, Üzmek hastalıklı şiirlerle Eşimi, dostumu; Mezar taşları kadar, ölçülü Beyitler düzmek boy boy.
İyilik bile, bir sıtma ateşi gibi yükselip Kendi aşırılığıyla öldürür kendini.
Sayfa 132 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 26. BaskıKitabı okudu
Reklam
Gönlüme verdiğin kırılganlıklar dökülüyor yalnızlıklarıma... Sensizliğin ve anlaşılamayışımın ürpertileri yüreğimde hançerleşiyor ve sıtma nobetlerine tutsak yaşıyorum düşündükçe. Bir bilsen, haksızlık ve yalnızlık silahı birleşip nasıl da acımasızca vurdular beni? Kederin eşyaya ve bedenime sindiği bir havayı solumak? Düşünebiliyor musun düştüğüm durumu bilmem... Dokuz köyden kovulanların arasına karıştırdın beni...
Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
Kuzey cephesinde bulunan Refet Paşa, İkinci İnönü Savaşı’ndan sonra Batı cephesinde İsmet Paşa’ya iltihak etmişti. Refet Paşa daima birleşmeye taraftar, hiçbir şahsî ihtirası olmayan bir adamdı. Bundan sonra, Millî Müdafaa Vekili oldu. Ordu şimdi gruplara ayrılmıştı. Her grup üç fırkalıydı ve İsmet Paşa da hepsinin başında kumandandı. Türk ordusunun bu çetin savaş günlerinde, köylerde çok yardıma ihtiyacı vardı. Bu yardımı da sade Ankara’da bulunan Hilâl-i Ahmer’den görebiliyordu. Bunu Ankara kadınları hazırlamışlardı. Ankara kadınları beni bu işin başına geçirmek istedilerse de, ben sade bir aza olmakla yetindim. Çünkü hâlâ sıtma nöbetleri geçirmekteydim. Bu aralık, İstanbul ile Ankara kadınları arasındaki farkı da görüyordum. Ankara’daki İstanbul kadınları, umumiyetle, memur ya da mebus karısı idiler, iyi tahsil görmüş, modern ve her işe atılmaya hazır kimselerdi. Ankara kadınları İstanbullulardan uzak duruyorlardı. Anadolu kadınlarının çekingenliği belki tahsilleri olmadığından ileri geliyordu. İstanbul kadınları ise, şuuraltı bir yükseklik duygusu taşıyorlardı. Bunlardan bir tanesi bir istisnaydı. Kendisi Cemal Bey adında bir adamın karısıymış. Güzel, alçakgönüllü bir kadındı, herkesin yardımına koşardı. Kendisi duldu. Ankara’da yerleşmişti. Bütün Ankara kadınlarının sevdiği diğer bir kadın da Miralay Nuri Bey’in karısıydı. O, Hilâl-i Ahmer’in başındaydı.
576 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
İyi insanlar Atlarına atlayıp gitmeseler mi?
Serinin ilk kitabı. Demirciler Çarşısı cinayeti. Çukurova, betimlemeler, Sarı sıcak yağmurlar, pürenler, çam kokusu, insanı deli eden sıtma eden sıcaklar. Her bir yerinde bataklığı olan sıcacık Çukurova toprakları. Yaşar Kemal'in tabiriyle bire bin veren topraklar. Bir çok yoksul insanın ekmek teknesi.. pamuk tarlaları.
Demirciler Çarşısı Cinayeti
Demirciler Çarşısı CinayetiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20192,484 okunma
Reklam
Hep bir hayret halinde değil midir âşık? Şaşkınlık değil midir aşk? Yeryüzüne öykünür âşık, gökyüzüne vurulur, sonra perde aralanır, onların Malik'ine, şeyhlerin Halik'ine, mülkün gerçek sahibine tutulur. Sıtma olmuş gibi titrer, titrer de ölmeden ölümü hisseder.
Fizyolojik bir rahatsızlığım yoktu, kronik sıtma dışında. Ama zaten hayatın kendisi de fizyolojik değildi. Biz insanlar öyle olmasını istemiştik! Anlaşılması daha kolay olsun diye…
Salgınlar
Sıtma ve sarıhummanın yanı sıra tropik Afrika Hindistan güneydoğu Asya ve Yeni Gine'deki başka hastalıklar Avrupalıların tropik bölgelerde sömürge kurmalarının güçleştiren en büyük engeller olmuşlardır.
Sayfa 83 - PegasusKitabı okuyor
“Sinek olacak... Sıtma olacak... Mademki milli mahsuldur! Mecburen olacak. Olacak…Her şey olacak. Gül dikensiz olmaz. Çorbayı bile üflemeden içemezsin."
Sayfa 33
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.