Sabahın erken saatlerinde Gazze'ye saldırı başlattı İsrail.
Ama bu defa misli ile karşılık veriyor Filistin halkı.
Ve ardı ardına İsrail'de savaş durumuna geçtiğini gösteren sirenler üç kez çaldı. Gazze halkının direnişini gören işgalci İsrailliler kaçmaya başladı.
Bazı bölgelerden tırlara uçaklarını yükleyip kaçırdıkları görüntüler geliyor.
Zamanında tanklara taş atan o çocuklar
büyüdü ve topraklarına sahip çıkmak için ölümü pahasına cihat ediyor.
Allah'ım yardım eyle Filistin halkına.
Bizleri de memur eyle zalim İsrail'in yok oluşuna
Safiye Çetinkaya
İçimizde ne kadar çok İsrail'i haklı gören Yahudi çıbanı varmış böyle...
Hiç kimse de demiyor ki 80 yıldır işgal ede-ede bir kibrit kutusu kalan Filistin'de bu çıbanların ne işi var?
Birileri gelip ailenizden bir çoğunu katledip sizi evinizden yurdunuzdan edip oraya yerleşse, yaygarayı koparıp olmadık yerlerinizi ayırmayı bilirsiniz ama..
Alçaksınız olm alçak, kansız ve şeref yoksunu olduğunuz kadar sizin tohumunuz da bozuk..
2003'te Irak'ın ABD tarafından işgalinin ardından devrilen, bilâhare de yargılanarak idam edilen Saddam Hüseyin'i işte bu Kâdisiyye filmiyle hatırlıyorum ben. Tipki Muammer Kaddafi'yi, finanse ettiği Çağrı ve Çöl Aslanı (Ömer Muhtar) filmleriyle hatırladığım gibi. Halklarına reva gördükleri muamele, yolun sonunda kendi akıbetlerini de belirleyen bu iki diktatör, arkalarında İslâmî sinema sanatının en nadide örneklerini bıraktılar. Çekilmesine vesile oldukları filmler, bugün birçok yönden hâlâ tesirini ve büyüsünü korumaya devam ediyor.
Saddam'ı ve Kaddafi'yi düşünürken, "Bize kazandırdıkları filmlerde verilen İslâmî mesaja biraz uygun hareket etmeyi düşünselerdi, Ortadoğu'nun tarihi bambaşka şekilde yazılırdi" demeden de edemiyorum doğrusu.