Arkadaşlar Çetin Altan'ı kaybettik. Yeri doldurulamayacak bir yazar ve düşünce adamı. Onun 10 hayat dersini sizinle paylaşmak istedim. Güle güle güzel insan. Ne mutlu sana ki adını tarihe yazdıranlardan oldun. Enseyi karartmayalım:))) 1- Başarı yalan söylemek zorunda kalmadan yaşayabilmektir. 2- İnsanlar değerli olmayı unuttular, önemli olmaya çalışıyorlar. 3- Hayat yaşandığı kadar vardır. Gerisi ya hafızalardaki hatıra, ya da hayallerdeki ümittir. Hüsranı ise bir tek yerde kabul ediyorum. Yaşamak mümkünken yaşamamış olmakta. 4- Politika demek, kazığı atarken söylediğin nutukları, kazığı yiyenlere alkışlatmak demektir. 5- İyi yaşamak zamanı olanaklar çerçevesinde en unutulmaz bir tat içinde. 6- Mutluluk sevdiğinle zamanı unutmaktır. 7- Neyi merak ediyorsan, o önemlidir hayatta. Merak etmediğin şey görünmez sana. 8- Yazı dediğin, 100 sene sonra birileri baktığı zaman sana ‘dangalak’ demesinler diye özenle yazılmalıdır. 9- Uydurunuz. Uydurdukça dünya ile belki daha kolay anlaşırsınız. Nasıl olsan onun için de ‘yalan dünya’ diyorlar. Ama unutmayın ki, uydurma gereği duymayanlar için de ‘adam’ diyorlar. 10- İnsan gerçekleşmeyecek şeyi düşünemez. Kristof Kolomb mutlu olsa denizlere açılır mıydı?
Ben bir cumhuriyet çocuğuyum,özgürlük ve adalet aşığıyım. Adil ve özgür olmak, sevgi ve saygı hayattaki en özel değerler diye öğretildi bana. Bunlar olmadan mutlu olunamayacağı içime kazındı. Ve bu değerlere sahip olmamıza sebep olan kişi kazındı içime, öyle kendiliğinden olmadı elbette. Hataları vardı, eksik bıraktığı birçok şey oldu, zaman zaman yanlışlar da yaptı. Mükemmel değildi ve olmamalıydı. Ama o en güzel eseri bıraktı bu hayata... Özgürlük ve bağımsızlık aşığı insanlar doğdu sayesinde bu topraklarda... Bugün direniyorsak birçok şeye, özgürlüğümüz için, katlanıyorsak türlü zorluğa, bağımsız ruhlarımızı yitirmemek için... Hiç bir şey doğru dememiş olsan (ki her dediğin çıkıyor) "yurtta sulh, cihanda sulh" demen yeter... Işıklar içinde uyu güzel insan... Elbet hatırlayacak yurdumun güzel insanları ne emekle kazandıklarını bu bağımsızlığı, elbet...
Reklam
YAZMANIN METAFİZİK BOYUTU: “NUN MASALLARI” M.NİHAT MALKOÇ ‘Nun’ bir harf olmaktan öte bir metafor… “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun” diye başlar Kalem Suresi… ‘Nun’ olan yerde kalem ve hokka esas duruşta bekler… Kalem insanla, “nun” hokkayla eş sayılmıştır hep… ‘Nun’ çok kere hilali ve hilal kaşı çağrıştırmıştır. “Zü’n-Nûn”
Pencereni açıp derin bir nefes al ve sahip olduğun güzellikleri keşfet. Güzel bir kitap oku. Neşeli bir şarkı tuttursun dilin. Küçük bir çocuğun gözlerine bakıp sev ve sevindir mesela. Hiçbir şey yapamıyorsan güzel bir şeyler söyle. Mutluluk, bakan gözlerinde ve götürdüğün her yerdedir. Hasan Turgut ERDOĞAN
Bugün okulda oturuyordum. Harıl harıl ödevimi yapıyorum. Bir taraftan da öğretmenin dediklerini not alıyorum. Birden her taraftan sesler yükselmeye başladı. Önce hepimiz panikledik. Malum kaç gündür diken üzerinde oturuyoruz. Hoca'ya aldırmadan hepimiz pencerelere koştuk. Bir baktık büyük bir kalabalık ellerinde Türkiye ve Azerbaycan bayrakları sokaklara dökülmüş sloganlar atıyorlar. "Qarabağ bizimdir bizim olacaq." Nasıl gururlanmazsın ki? Kaç gündür iki şeye üzüldük: verdiğimiz 31 şehide ve dün ilan edilen ateşkese.. Ama nelere sevindik, neler gördük? Halkın bu kadar devlete yakın olmasına sevindik, ne sağcı ne solcu, ne iktidar ne muhalefet, ne komunist ne ırkçı, ne ateist ne dindar kimse seçilmedi o kalabalıklar arasında. Elinde ne varsa orduya gönderdi benim güzel milletim. Bakkallar asker ailelerine parasız verdi her şeyi. Ülkenin mobil iletişim şirketleri kontörler yüklediler askerlere. Askerlere sigara, yiyecek, içecek gönderildi sade halk tarafından (ordunun buna ihtiyacı olmasa da) Hastanelerin önü doldu taştı kan vermek isteyen insanlarla. Bayraklar asıldı arabalardan, restoran, kafe, evlerden. Hocalarımızın "haylaz" adlandırdığı arkadaşlarımız gönüllü askere yollanmak istediklerini bildirdiler birliklere. Tüm hafta boyunca siyaset konuşuldu ama kimse kimseni kırmadı. Üzüldüğümüz tek şey şehitler. Sessiz bir sevinç var hepimizin yüzünde. Sevincimize sizi ortak etmemin sebebi, kaç gündür dolaşan kalabalığın içinde iki bayrak dalgalandı: Türkiye ve Azerbaycan.. :)
Nazım Hikmet
Taranta-Babu'ya Mektuplar Nazım Hikmet Ran Roma, 5 Ağustos 1935 - Sen Roma'yı kartpostallardan, tarih ve coğrafya kitaplarına basılan fotoğraflardan tanırsın. Taşları Sezar'ların ve Lejyon'ların kabartmalarıyla oymalı üç gözlü kapılar; kıyılarının yarısını fareler yemiş kocaman bir eleğe benziyen Koliseum; Batrus resul kilisesi meydanı ve
Reklam
709 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.