Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez
Şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
Geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
Sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
Ne durusun sen öyle tepemde
Acımı yaşamayacak mıyım
Ve de iki mısra
Bir kaç gözyaşı
Gözlerimi kamaştırma.
Özür dilerim sanırım
Biraz kötü davrandım
İyi geleceksen bana
Işığın da insanlar gibi zarar vermeyecekse
Gitme ışığını kesme üstümde sokak lambası...
Seninle konuştuğumu duyan deli sanır
Aman sesimizi kimse duymasın
Asıl deliler onlar
Haberleri yok.
Hem bak ışığın umut saçar belkide
Siyahlıktan kabaran göğsüme...
Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
Ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
Kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
“ Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
Biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri “
Ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük
bu rüzgarın tadı senin hiç tatmadığın
bu yolcular bilmediğin bir yerden geliyor
konuştukları dil ömrünce duymadığın
gözlerini sakla sen burda bir yabancısın
akşam tren raylarına yağmur yağıyor
devrilmiş bu sokak ayak basmadığın
çarmıha gerilmiş afişler ıslanıyor
karanlıkta bir kadın tanımadığın
bir şeyler söylüyor anlamadığın
şüpheli oteller üstüne geriniyor
sen burda bir yabancısın saklanmalısın
akşam tren raylarına yağmur yağıyor
Mehmet Boynukalın:
"Yaşlı nineleri köpekler parçalıyor. Sorumluların kılı kıpırdamıyor. Bu ne rezalet! Kalbinizde azıcık insanlık, merhamet, Allah korkusu mu kalmadı? Bu millet bu yüzden mi size oy veriyor? Sokak köpeklerine onları yem edesiniz diye mi?"
Ama şimdi akşamı çabucak buluyoruz,
-Sanki neden bu yolu önceden görmedik-
Bir yokuştan aşağı hemen iniveriyoruz;
Artık önümüz deniz, engin mavi serinlik.
Bir kadının ilerde
Bir şeyler hıçkırdığı;
Bir erkeğin, birine,
Görünmeyen birine bir şeyler seslendiği
Oysa görülüyordu.
Ama duyulmuyordu. --Ses!
Sanki ses olmayınca hiçbiri olmuyordu.