son;
- Uçurtmayı senin için yakalamamı ister misin? (Başını evet anlamında salladığını gördüm) - "Senin için bin tane olsa yakalarım,” dediğimi duydum.
80 syf.
8/10 puan verdi
Deli Bal
Deli Bal, Pelin Buzluk ile tanışma kitabımdı. Kitabın adından ötürü delice öyküler okumayı bekliyordum. Bu delice öyküleri biraz daha Mine Söğüt tarzı hayal etmiştim, delice bir tarz deyince nedense daha çok Mine Söğüt, Gamze Arslan havası arar oluyorum fakat Pelin Buzluk da kendince, daha farklı bir delilik formu yakalamış öykülerinde. Mine Söğüt bence en büyük deliliğini dilinden geçiriyor okuyucuya, Gamze Arslan' sa tuhaf kurgularıyla. Pelin Buzluk öyküleri ise dili oldukça sade, kurgularıysa Arslan misali çetrefilli olmaktan ziyade atmosferi alışılmadık, kendine has olduğu için okuyucuya o deliliğini akıtabiliyor. Kitap on tane öyküden oluşuyor. Bilim kurgu esintisi olan öyküleri de mevcut. Dediğim gibi öykülerin atmosferi oldukça farklı. Üç öykü dışında kalan öyküleri fazlaca beğenmiş olsam da Alâmetler Kitabı'ndaki gibi kurgularda bir havada kalmışlık vardı yine. Bu da okuyucunun öyküleri tam tekmil beğenmesini gölgeliyor bana göre. Özellikle "2.9 Saniye", "Kafes", "Aynanın Sonu" ve "Gecenin Elyazısı" en sevdiğim; "Refüj" ve "Sürek" öyküleriyse hoşlanmadıklarımdan oldu. Son olarak eklemek istediğim şey de Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri kazanan şimdiye dek okuduğum üç yazarın da (Sema Kaygusuz, Pelin Buzluk ve Gamze Arslan) kâh farklı kurgular kâh tuhaf atmosferler ile jüri karşısına çıkarak ödüle sahip olduklarını görmemdi. Böylelikle edebiyata özgün kalemler kazandırıyor olması yarışmanın, gözümdeki değerini arttırdı.
Deli Bal
Deli BalPelin Buzluk · Can Yayınları · 2014313 okunma
Reklam
Beni Sormuşsun...
İşittim ki, benim için ağlıyormuşsun, Hala adım düşmüyormuş dudaklarından! Geçenlerde bir yolcudan beni sormuşsun, Metruk, ıssız bir manastır gibiymiş odan! Çamlıklarda tek başına geziyormuşsun, Gözyaşların anıyormuş eski günleri... Ümidini siyah ufuklarda yormuşsun, Sanmışsın ki, giden günler gelecek geri! Artık ela gözlerinin altı çürümüş, Bahçemdeki kuşlar gibi susmuş kahkahan! Kalbini bir dal mevsimin hüznü bürümüş... Akşamları son yolcular geçerken kırdan Nazarların dalıyormuş, yıllardan beri Bir seyyahın bekleniyor gibi haberi! Yusuf Ziya Ortaç
Zaten bir yerde kötülük varsa, oradaki herkes biraz suçludur.
Her zaman hatırladığım sözler neydi -ya da unuttuğum. 'Son bakışınla bak bütün güzel şeylere.'
Sayfa 418 - Oğlak YayıncılıkKitabı okudu
Çünkü her zaman mutlu bir son vardır. İlk olmak güzel mi bilmiyorum ama bence herkes sevdiğinin sonu olmalı. Çünkü bazen ilk olmak bir şey kazandığın anlamına gelmez. Sonbaharın tekrar geleceğinden emin olun ve kaldığınız tüm dersleri vermiş olacaksınız. Tüm yarışlarda birinci olmak zorunda değilsin, sayıların ne önemi var? Bazen sonuncu olmak dünyanın en güzel şeyidir. Filmlerde bile önce mutlu yazmıyor, mutlu son yazıyor. Şimdi kalemi ve kağıdı alın ve kendi mutlu sonunuzu yazın. Çünkü her zaman mutlu bir son vardır.
Reklam
Kıskançlık
Kanaatimce kıskançlığı zarif şekilde ifade edememenin en yaygın nedeni kadın ve erkeklerin kıskandığını söylemeyi bir zayıflık işareti saymalarıdır. Başka durumlarda sevdiğini ifade edebildiği hâlde, kıskandığını söylediğinde eşinin bunu zayıflık olarak algılayacağını sanmak. Başka bir yanlış kanı da, "Seni kıskanıyorum çünkü seni seviyorum," demenin karşıdakini şımartacağıdır. Bu son derece yersiz bir kabuldür. Hülasa, seven insan kıskanır. Bu zarif biçimde dile gelebilmelidir: "Seni kıskanıyorum, çünkü seni seviyorum," demek inanın binlerce çiçek kadar etkilidir.
Sayfa 40
. MELEKLER KATI
...yaşından değil, yaşlı diye kimseye sözü geçmemişti. Acılı geçecek son deminde ; refakatçi olarak bir tek Cem’in kalmasını naz makamında dilemiş, ancak razı edebilmişti.
Melekler Katı
Melekler Katı
Mayıs ayı kitap okuma listenizde hâlâ yoksa ! Hemen Sipariş Vermek İçin : dr.com.tr/Kitap/Melekler-...
Ama yok, sen daha güzelsin anılarda İsterim iyi kal hatıramda Yaşanmamış sayalım son günleri
"Türk gazeteleri Batılılar ilgilenmedikçe kendi milletinin sefaletiyle ve acılarıyla ilgilenmez," dedi Lacivert. "Yoksulluktan, intiharlardan söz etmek ayıp, çağdışı bir şeymiş gibi davranırlar. O zaman sen de yazını Avrupa'da yayımlamak zorunda kalırsın. Ben de seninle bunun için görüşmek istedim: Ne içeride, ne dışarıda intihar eden kızları sakın yazma! İntihar büyük günahtır! İlgi gösterildikçe de yayılıyor bu hastalık! Hele en son intihar eden kızın 'türban direnişi yapan Müslüman bir kız olduğu söylentisi zehirden de öldürücü olur." "Ama bu doğru," dedi Ka. "Kız intihar etmeden abdest alıp namaz kılmış. Türban direnişi yapan kızlar da şimdi çok saygı duyuyorlarmış ona." "İntihar eden bir kız Müslüman bile değildir!" dedi Lacivert.
Sayfa 74 - 22. Basım: İstanbul, Kasım 2023 - YKY
Reklam
Bol şekerli çocukluğumun krallığında her üzüntü, annemin attığı her tokat bir paket bisküvi ya da bir kavanoz şekerlemenin tesellisiyle son bulurdu.
Tolstoy'a göre Sanatın amacı sorunsalı
Tıpkı bunun gibi, gıda almaktan amacın haz almak olduğunu savunan insanlar, nasıl gıdanın anlam ve önemini kavrayamazlarsa, sanatın amacını haz olarak gören insanlar da sanatın anlam ve önemini kavrayamazlar, çünkü onlar yaşamın başka olgularını anlamlı bulurlar : -Sahte ve son derece özel ,ayrıksı bir olgu olan -hazdır onların hedefleri. İnsanalar yiyip içmenin anlamının beslenme olduğunu ancak bu etkinliğin ereğinin haz olmadığını gördükleri zaman anlayabilmişlerdir. Bu sanata ilişkin olarak da böyledir. İnsanlar sanatın anlamını ancak bu etkinliğin ereğinin güzellik yani haz olmadığını gördüklerinde anlayacaklardır. Sanatın ereğini güzellik ya da sanattan duyulan belli bir tür haz olarak görmek , sanatın ne olduğunun anlaşılmasına ,sanatın tanımlanmasına bir katkı sağlamayacak , tersine ,falanca yapıt neden kimilerinin hoşuna gidiyor da , kimilerinin gitmiyor gibi sanatın tanımlanmasını büsbütün olanaksızlaştıran ,sanata tümüyle yabancı , metafizik ,psikolojik , fizyolojik ,hatta tarihsel bir alana taşıyacaktır sorunu.
"Beni rahat bırak," dedi Mildred. "Ben bir şey yapmadım." "Seni rahat mı bırakayım! Bu çok güzel, ama kendimi nasıl rahat bırakabilirim peki? Rahat bırakılmamıza gerek yok. Aslında arada sırada rahatsız edilmemiz gerek. En son ne zaman gerçekten rahatsız oldun? Önemli bir konuda, gerçek bir konuda?"
Mevsim değişimlerinin bizde olduğumuzdan farklı bir yerde olma arzusunu yaratmaları çok acayipti. Belki hava kulağımıza başka iklimleri fısıldıyordu, belki biz zamanın geçtiğini ama kendimizin olduğumuz yerde kaldığımızı anlıyorduk.
Sayfa 74
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.