Eğer yeniden başlaya bilseydim hayata İkincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, Sırt üstü yatardım. Neşeli olurdum,ilkinde olmadığım kadar, çok az şeyi ciddiyetle yapardım. Elbette mutlu anlarım oldu ama yeniden başlaya bilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkındamısınız bilmem:yaşam budur zaten: anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın (..) Eğer yeniden başlayabilseydim. İlkbaharda ayakkabılarımı fırlatır atardım. Ve son bahar bitene kadar, yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,çocuklarla oynardım. Bir şansım daha olsaydı eğer... Ama işte 85`indeyim ve biliyorum... ölüyorum...
Sayfa 76 - Jorge Lois BorgesKitabı okudu
Julius Fucik (Fuçik okunuyor), 1942 yılının ılık bir bahar akşamı Nazilerce tutuklandı. Çek Komünist Partisi’nin çıkardığı gazetenin yayın yönetmeniydi. Direnişin önderlerindendi. Cezaevinde ağır işkencelerden geçirildi. Konuşmadı. 6 hafta sonra Naziler, onun direncini kırabileceğini düşündükleri bir yöntemi denediler. Sabaha karşı 3’te
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/480795/Ask_direnmektir.html
Reklam
Haydut Karokep Jarvinen konuşmasında Haydut Karokep’in hayatını hatırlattı: -Efendiler! Bundan yirmi beş yıl önce bütün Finlandiya’yı heyecan ve dehşet içinde bırakan Johan Karokep ismini hatırlıyor musunuz? Karokep, bir hırsız ve hayduttu. Büyük şehirlerdeki bankaları, işyerlerini ve kiliseleri soyardı. Hırsızlık yaparken âdeta polise
Konstantiniyye Oteli
Gazeteci Arif Tozan kül yutmuyor “Yarınki köşe yazımda bu daveti anlatmalı mıyım acaba? Bilemiyorum ki. Eskiden böyle yazıları zevkle okuyordu millet ama şimdi bir öfke modası başladı. Kıyak yemek, kıyak gezi, kıyak uçak bileti diyerek her şeye kızıyor okurlar. Belki de kendilerinin çektiği sıkıntılar artarken, gazetecilerin hayatın
Sayfa 251 - 27 numaralı masadaki insanlara dair - Gazeteci Arif Tozan kül yutmuyor!Kitabı okudu
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Reklam
ayet İstanbul Boğazından, son padişahla son şehzadesini alarak uzaklaştı.Hiçbir şey kalmadı geriye.Bir büyük boşluk kaldı geriye.Bir de bütün bunları, bulutların ufuk üzerinde koştuğu güz akşamları, kıyıya iyice yanaşan masal gemilerinin gölgelerine bakarak ve dahi o gölgeleri kendisi gibi görebilecek başkalarının varlığını da vehmederek dalgalara
Bir sahile varacak günlerimiz.. Günler ki namütenahi ıstırap. Kalmayacak bugünkü hasta, harap Yüzlerde bahtın karanlığından bir iz. Şekillenecek ruhu çeken kutup: Sevmek kadar tatlı, yaşamak kadar Kısa bir ânın ötesinde bahar. İşte o dem ki bir ömrü unutup Açacağız nurdan kapılarını Bugün vadedilen cennetimizin. En güzel, en son memleketimizin Bulacağız ışıktan pınarını. Gün vuracak baktığımız her yüze Ve kızlar, kucaklarında çiçekler, Ebedi baharı getirecekler Bu yeniden başlayan ömrümüze.
Sayfa 167 - Uzun Bir Istırabın Sonunda ve Bir Saadet Anında Gelecek Ölümün Türküsü
Çölde Gizli Bezginler
Bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi öptüm sonsuz gidişinden. Saçlarının seyriyle seni yolları aşklara davul çalıp çağrılmış yalnızlarla dolduran akrepleridir duygunun. Karanlık ordulara güneşsiz sokulan bunlar canlanınca ne ateş kirli taşlar ne böcek şakakların sıcağında kuytu bir büzülüp ölecek sabahsız
Sayfa 30 - Beyan yayınlarıKitabı okudu
Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum. Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi. Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık: “Üçü yirmi geçiyor” diyivermişim. Bu tutturuşa, önce kimse şaşmadı. Boğazda, geçen vapurlara bakıp zamanı
317 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.