her bir atomuna ayrı özellikleri vermiştir. Bu, nitelik gerektirir. Melissos, birth sonsuz, hareketsiz ve yoğunluktan yoksun olduğunu söylemişti. Bir atom bunların hiçbiri değildir. Leukippos ise, teorisini sadece az önce bahsettiğimiz minimal yon temlerle değiştirdiği Parmenides'e dayanıyordu. Var olan yine de üretilmemiş ve yok edilemez
"Sonsuz Biçim'e" şiirinden
Ey soyumdan ve aşkımdan yana olan kalbim, her şeyden umut kesilir, her şey kırık sen ufalınca...
Reklam
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Chris Marker ve Alain Renais anımsamanın acı dolu işleyi­şine vurgu yapıp sürecin değişken ve tedrici uygulanışına imada bulunmuşlarsa da, Tarkovsky için "düşlerin yorumuna"na yönelik herhangi bir analitik yaklaşım bulunmaz. Kalp çarpınusından ayrılmayan bilinçdışı engel, yas ve melankolinin ikililiğini korur, çünkü bu ikisi Tarkovsky'e göre ayrışamaz. Her an aynı şeyi anlatır: Yatıştırılamaz yakınma tonuyla yasın acısı ve yok olmanın melankolisi, deneyimi şaşırtıcı bir sanatsal biçim içerisinde görkemli bir şekilde çerçeveler. Zamanın boyutları birleşir, uzun ya da daha geçici olaylar heyecan verici bi­çimde karışır: Düşmüş bir çantanın içindekilerin toplanması ya da bir çocuğun kaderi hakkındaki önemli tartışma hiçbir bi­çimde -ağırlık ya da süre olarak- farklılık göstermez. Bilinmeyen bir kadının ziyareti; aynayla sık sık yaşanan diyalog; ya da kadın karakterin güzel saçlarını -bir tören edasıyla- yıkayıp toplaması, acımasız hassasiyet ve hafızaya ait imgelerin kesinliğiyle karakterize olarak filmin vurgularını oluşturur. Ve yine de baskın duygu filmin birliğidir, çünkü alışılmadık zenginlikte bir dokuya, atmosfere ve sonsuz bölünmeleriyle doygunlu­ğa sahiptir. Bach ve Pergolesi'nin müzikleri dinsel olmaktan çok, filmin hassas, duygu dolu atmosferinin birer parçasıdır.
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
sonsuz biçim'e
... ey güzel mavi güneş, sen çekici misin bir ustanın çekimserlik artınca kahramanlık azalınca durdum sarı güller gibi ilkyazına bir hastanın biraz askerce, biraz aşk gibi, biraz kalınca ey soyumdan ve aşkımdan yana olan kalbim her şeyden umut kesilir her şey kırık sen ufalınca oysa son provasını yapıyoruz bir büyük destanın sonsuz bir biçim olacak o herkes katılınca
Reklam
74 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.