Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Filozoflar arasında felsefenin Prensi Spinoza’dır. Bunun en büyük nedeninin Spinoza’nın her argümanının sonsuza dair olmasıdır. Spinoza, sonsuzun filozofudur. Bugünkü hakim bilim birçok “başarıya” imza atmış olsa da ve hatta Kuantum Mekaniği gibi bir paradigma dahi Spinoza’nın sonsuza yönelik düşünceleri karşısında güdük kalır. Temel neden ise, Big Bang teorisi dahi;” başlangıçta top gibi bir enerji vardı ve her şey bu enerjinin içerisinde idi, argümanıdır. Bu enerji gitgide yayılarak bugünkü evreni meydana getirdi. Zaman dahi böyle oluştu, der. Zamanın mümkün olabilmesi için hareketin mevcut olması gerekir. Peki hareketin kendisi zamanı mümkün kılıyorsa ilk hareket ettirici güdümü mümkün kılan şey neydi? Veya şöyle soralım, o enerji topu neyin üzerinde duruyordu? Uzamdan ayrı bir şey nerede durabilir? Demek ki uzam mevcuttu. Uzam mevcut ise “nasıl” sorusu, hareketi akla getirir. Aristoteles ilk hareket ettiriciyi Tanrı olarak addetmişti. Hareketsiz maddeye karşılık temel bir itici güç mevcut olmalıydı ki hareket meydana gelsin. Spinoza ise bu temelsiz yöne karşı oldukça önemli argümanlar ortaya koyar. Sonsuz evrenin ucu bucağı yoktur. Bugün paralel evren diyebiliyorsak bu zorunlu olarak Spinoza felsefesinden mütevellit biçimde ortaya konulabilir. İnsanlar daima bir başlangıç ve son fikrine takılıp kalmıştır. Halbuki temele inersek dinsel bir inanıştır bu inancın temeli.
Geceye ay düşer, aklıma gözlerin. Bu nasıl özlemek özlemek ne demek. Ucu bucağı yok, dibi sonu yok, koyusundan özledim. Fırtınalar koparıyor gözlerim ve gözlerin aklıma mühür. Özlemek ne demek, en delisinden sonsuzun dan, akla zarar deliye kar özledim. Nazım Hikmet