“Ama bütün bu muzafferiyetler, bütün galibiyetler gibi, alabildiğine haksız, alabildiğine zalim, alabildiğine gösterişli hüviyetiyle, kibar, mahcup, insani bir mağlubiyetten çok daha utandırıcıydı.”
“ Ah! sevgili dostlarım, ilk günahlarımızı işlemekten onca keyif almamızın nedeni, onları pişmanlığın tatlı sertliğiyle güzelleştirecek bir vicdanımızın olmasıydı.”
Baskısı olmadığı için yıllarca ertelediğim, beklediğim ve sonunda dayanamayıp fahiş bir fiyata da olsa edinip okuduğum kitap. Kitabı bana şimdilerde hayatta olmayan bir arkadaşım önermişti. Kitap ve yazarı ile ilgili o kadar çok şey okudum ki kitaba başladığımda sanki her şeye hakimdim, dili hariç. Kanat yaşadıklarını anlatan sıradan birisi değil gerçek bir şair. Şuna eminim ki yaşasa ve üretseydi bizim toprakların Bukowskisi olurdu.
Kanat, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi, geleceği parlak bir zihin. Ancak onun için işler rayında ilerlemiyor. İlk gençlik yıllarını İstanbul’da geçirecek bir psikolojik zemini olmayan Kanat, varoluşsal sorunlarını da bavuluna alıp İstanbul’a geliyor. Sonrası…Sonrası Kanat için çok acı deneyimlere gebe… Eroin Güncesi yalnızca bir anı defteri değil, bir acı defteri. Kanat’ın acılarını kanayarak okuyacağız.
Eroin GüncesiKanat Güner · Stüdyo İmge · 20011,404 okunma
“Ölümden sonraki hayatı bize söylemiyor musun?” cevaben şunu işitti: “ ölümden önceki, şimdiki hayatı tanımıyorsun, o halde ölümden sonraki hayatı sana nasıl tanıtayım?”
“Burjuvazi, bilim ile kapitalizmi uzlaştırdı; para ile ilmin gayri meşru evliliğinden yeni teknik doğdu. Dolayısıyla makine, bilim ile paranın birleşmesinin gayrimeşru çocuğudur.”