Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her devletin, temel görev olarak büyümeyi, sınırlarını genişletmeyi değil, kendi özerkliğini en iyi biçimde üyelerinin en geniş bölümünü durmadan daha yüksek bir ahlak yaşamına çağırmayı benimsemesi ve ulusal ahlak ile insanlık ahlakı arasındaki her türlü çelişkinin ortadan kalkması. Devletin, yurttaşlarını tam anlamıyla insan yapmaktan başka amaç gözetmemesi, yurttaşlık ödevlerinin de böylece artık genel olarak insanlık ödevlerinin özel bir biçimine dönüşmesi. Biz de evrimin bu yönde olduğunu gördük. Toplumlar güçlerini kendi içlerine, iç yaşamlarına yoğunlaştırdıkça, evrenselcilik ile yurtseverliği birbiriyle savaştıran çatışmalardan uzaklaşacaklardır ve toplumlar daha geniş ve daha karmaşık oldukça, giderek daha çok kendi üzerlerine yoğunlaşmaktadırlar.
Sayfa 96
Yurtseverliğin zayıfladığını, yittiğini varsayalım; insan, boyunduruğu kendisi için böylesine kurtarıcı olan bu ahlaki yetke erkini nerede bulacaktır? Varlığının bilincinde olan, bireye her an ödevlerini anımsatan, ona kuralların zorunluluğunu duyumsatan belli bir toplum olmazsa, birey bu ahlak duygusuna nasıl sahip olabilir? Kuşkusuz ahlakın kendisinin doğal olduğuna, her birimizin bilincinde doğuştan bulunduğuna, ne olduğunu bilmek için onu okumanın yeterli olduğuna ve ona uygun davranmanın gerekliliğini anlamak için birazcık iyi niyetin yeteceğine inanıldığında, devlet sanki tümden ahlakın dışında bir şey gibi görünür ve ahlak alanında bir şey yitirilmeden de devletin üstün yerini yitirebileceği sanılır. Ama ahlakın toplumun bir ürünü olduğu, bireye dışarıdan girdiği, kimi bakımlardan onun fiziksel doğasına, doğal yapısına zorlamada bulunduğu bilinirse, toplum ne ise ahlakın da o olduğu anlaşılır; toplum ne denli örgütlenmişse ahlakın o denli güçlü olduğu da kavranır.
Sayfa 95
Reklam
Önemli olan bireyin ne olduğu değil, değerinin ne olduğudur.
Sayfa 87
Birey haklarının amacı bireysel yaşamın özgürce işlemesini sağlamak olduğuna göre, bireye tanınması gereken hakların neler olduğunu saptamak için bireysel yaşamın neleri gerektirdiğini belirlemek yeterlidir.
Sayfa 86
...bireylik, ancak devlet varsa var olabilir. Denilebilir ki, temel işlevi oluşturan, devlettir. Çocuğu ataerkil bağımlılıktan, evin zorbalığından kurtaran devlettir; yurttaşı derebeycil, daha sonra da yerel kümelerden özgürleştiren, devlettir; işçiyi ve işvereni lonca eziciliğinden kurtaran odur. Etkinliğini aşırı şiddet kullanarak yapması, yalnızca yıkıcı olmakla yetindiği için bozulmuş olmasından dolayıdır. Görev ve yetkilerinin genişlemesini haklı kılan da budur. Görüldüğü gibi bu devlet anlayışı, onu yalnızca bastırıcı bir adalet uygulayıcılığıyla sınırlamamakla birlikte, bireycidir; ona, gizemsel olmadan, toplumsal yaşamın her alanında çok geniş kapsamlı bir işlev görme hakkını ve ödevini vermektedir.
Sayfa 84
...devletin ortak yaşamın değişik alanlarına karışması, özünde kıyıcı bir nitelik taşımamaktadır; tam tersine, amacıyla ve sonucuyla, var olan kıyıcılıkları hafifletmektedir.
Sayfa 82
Reklam
Bir ülkedeki bireyciliğin ölçüsünü oradaki düşünme yeteneklerinin ulaştığı gelişme düzeyine göre saptayamamanın son bir nedeni de, bireyciliğin bir kuram olmayışıdır; bireycilik, uygulama alanına giren bir şeydir, düşünce alanına değil. Böyle olması için gelenekleri, toplumsal organları etkilemesi gerekir; oysa gerçeğe girmek ve kendisine uygun düşen bu uygulamalar ve kurumlar toplamına yol açmak yerine, kimi kez, deyim yerindeyse, tümden düşsel kurgular içinde dağılıp gitmektedir.
Sayfa 79
...devlet güçlendikçe birey de daha büyük ölçüde saygı görmektedir.
Sayfa 77
Devlet, bireyin doğasını ortaya çıkarmaya yönelmelidir.
Sayfa 76
Dinsel olaylar başka bir dünyayı ilgilendirirler. Birey ise, bu özelliği ile dinle bağlantısız dünyaya ilişkindir; Tanrılar dinsel dünyanın tam merkezini oluştururlar ve bu iki dünya arasında bir boşluk vardır. Tanrılar insanlarınkinden başka bir özden yapılıdırlar; başka nitelikte düşünceleri, başka nitelikte gereksinimleri, farklı bir varlıkları vardır. Siyasetin amaçlarının dinsel nitelikte olduğunu, dinin amaçlarının da siyasal nitelikte olduğunu söylemek, devletin amaçları ile özel kişilerin bu nitelikleriyle izledikleri amaçlar arasında bir kesinti bulunduğunu söylemek demektir.
Sayfa 74
327 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.