Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Siyah Bilinci'nin sırf bir yöntem olduğu yahut amaca giden bir yol sunduğu fikri derhal terk edilmelidir. Siyah Bilinci'nin derdi, sürecin sonunda, kendilerini beyaz topluma muhtaç görmeyen gerçek siyah insanlar yaratabilmektir. Bu hakikat tersine çevrilemez. Bunun için özür dilememiz gerekmiyor çünkü beyaz sistemlerin, dünyanın her yerinde kendilerinin de birer insan olduğunu fark etmeyen bir sürü insan peydahladığı vakıadır. Yarattığımız değerlere olan bağlılığımız da tersine çevrilemez çünkü beyaz değerlerin zorunlu olarak en iyi değerler olduğunu kabul etmek daima bir aldanış olacaktır. Bir senteze varılabilir olması da yalnızca güç siyasetine kablınakla ilişkilidir. Bu çizgi dahilinde bir yerlerde birileri böylesi bir hakikati kabul etmeye mecbur edileceklerdir ama burada biz, bizimkinin hakikat olduğuna inanıyoruz.
Dolayısıyla, Hegelci diyalektik materyalizm teorisine dayanarak yapılacak genel bir analiz şöyledir: Tez, bir beyaz ırkçılığının olduğu ise, ortada yalnızca bir geçerli antitez olabilir, yani teraziyi dengeleyecek gerçek bir siyah birliği. Eğer Güney Afrika, siyahlar ile beyazlann grup sömürüsü korkusu olmaksızın uyum içinde birlikte yaşadığı bir yer olacaksa, bu yalnızca, iki karşıt grubun etkileşim içinde olmasıyla, fikirlerden uygulanabilir bir sentez ve bir modus vivendi üretmesiyle mümkündür. Toplumumuza bu kadar etkin bir şekilde nüfuz eden beyaz ırklara sağlam bir karşı duruş sergilemeyecek hiçbir mücadeleyi yürütemeyiz.
Reklam
Afrikalı çocukların okullarda kendi mirasından nefret etmeyi öğrenmesi bu nedenle şaşırtıcı değil. Ona yansıtılan imaj öylesine olumsuzdur ki, teselliyi, beyaz toplumla sıkı bir özdeşlikle bulmaya meyleder. Bu durumda "siyah bilinci" yaratmak için düşünülen yaklaşım, hiç şüphesiz geçmişe yönelmek, siyah adamın tarihini yeniden yazmaya çalışmak ve Afrikalı geçmişin çekirdeğini oluşturan kahramanları üretmek zorundadır. Güney Afrika' da Gandhi üzerine koca bir literatürün birikiyor olmasına bakılırsa, Hintli topluluğunun zaten bu doğrultuda harekete geçtiği söylenebilir. Ama Afrikalı kahramanlara yalnızca sınırlı bir atıf yapılmaktadır. Olumlu bir tarihten mahrum olan halk, motoru olmayan bir taşıta benzer. Duyguları kolayca kontrol edilemez; bilindik bir doğrultuya kanalize edilemez. Her zaman daha başarılı bir topluluğun gölgesinde yaşar. Nitekim bizimki gibi bir ülkede siyahlar, Paul Kruger Günü, Kahramanlar Günü, Cumhuriyet Günü, vs. tarzında bayramları kutlamak zorunda bırakılırlar -hepsi de yenilgi aşağılanmasını bir kez daha hortlatan günlerdir.
İkincil olarak, siyah-beyaz karışık çevreler ne bir yönü ne de bir programı olan durgun çevrelerdir. Aynı sorular sorulur, verilen cevaplarda da aynı naiflik sergilenir. Grubun asıl derdi yararlı olmaktan ziyade dağılmayı önlemektir. Bu tür bir yapılanmada baskının siyahlara neler ettiğinin mükemmel bir örneğini görebilirsiniz. Onlara o kadar uzun
134 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Steve Biko
Siyah Bilinci
Siyah Bilinci
Steve Biko kısacık ömründe öteki olmanın yolun kenarında yaşayanların, kendi hayatlarının iradesini eline alma yollarını keskin zekasıyla dile getirmiştir. Aynı zamanda toplumun alt katmanlarının birbirlerine karşı nasıl önce adil sonra eşit olması gerektiğini mücadelenin township'lerden başlayıp halkın öz damarından beslenmenin öneminden bahsetmektedir. Bu kitapta
Siyah Bilinci
Siyah BilinciSteve Biko · Dipnot Yayınları · 201488 okunma
Benlik bilinci ile kurtuluş planı arasındaki ilişki, hayati bir öneme sahiptir. Artık siyahlar, sistemi reformla iyileştirmenin peşinde değiller çünkü bunu yapmak, sistemin etrafında döndüğü temel noktaları kabul etmek demektir. Siyahlar sistemi tamamen dönüştürmeyi ve kendi istedikleri şekle sokmayı amaçlıyorlar. Böyle büyük bir girişim, ancak insanlar hakikatin kendi direnişlerine içkin olduğuna inandıkları bir atmosferde gerçekleşebilir. Bu yüzden kurtuluş Siyah Bilinci kavramında son derece önemlidir zira biz, kendimizin bilincine vardığımızda esaret altında yaşamamız artık söz konusu olamaz. Özgür bir benlik tasavvur ediyoruz ve ona erişmek istiyoruz.
Reklam
Her şeyden önce bu entegrasyon, ruhun emirlerinden ziyade bilinçli manevraya verilen bir karşılık olması itibariyle yapaydır. Bir diğer deyişle, bu entegre yapıyı oluşturan insanlar, ırk temelli ayrıştırılmış çeşitli topluluklardan seçilmiş, üstünlük ve aşağılık kompleksleri içkin hale gelmiş kişilerdir ve bu kompleksler, entegre yapının "ırksal olmayan" düzeni içinde dahi kendilerini göstermeye devam ederler. Sonuç olarak bu şekilde elde edilen entegrasyon tek yönlü bir yoldur; konuşanlar hep beyazlardır ve siyahlara düşen dinlemektir. Şunu da hızlıca söylememe izin verin; ben böyle bir ayrışmanın zorunlu olarak doğal düzen olduğunu iddia etmiyorum ama bir grubun diğerleri aleyhine imtiyazlı olduğu bir yerde, alelacele yapılmış bir entegrasyonun söz konusu sorunu çözemeyeceği de ayan beyan ortadadır. Bu tıpkı bir köleden, efendisinin oğluyla birlikte kendi köleliğine sebep olan bütün koşulları ortadan kaldırmak için çalışmasını beklemeye benzer. İkincisi, bir araç olarak bu türden entegrasyon çoğu zaman neredeyse hiç sonuç vermez. Katılıınalar, A'nın B'den daha liberal olduğunu kanıtlamak için sürdürülen bir tür çamur atmayla zamanlarının çoğunu ziyan ederler. Bir diğer deyişle, tam özdeşliğin ortak zemininin olmayışı grup içinde yaşanan ihtilaflarda daima ortaya koyulur.
Afrikalılar içtikleri zaman önce Tanrı'ya yönelirler, bunu da şükranlarını simgelesin diye bir miktar birayı feda ederek yaparlardı. Evde bir şeyler yanlış gittiğin de, Tanrı'nın gönlünü almak ve günahların bedelini ödemek için O'na kurban sunarlardı.
"Aslında en büyük ırkçı bunlardır çünkü bizim ne istediğimizi bilecek zekaya sahip olduğumuzu inkar ediyorlar"
239 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.