“Birinin beni çok sevmesi, benim için pek bir şey ifade etmiyor. Ben daha çok nasıl sevdiğiyle ilgileniyorum. Mühim olan yormadan sevmek, güzel sevmek.”🔗
Güzelliğine inandığı bir şeyi başkasına anlatmaya kıyamaz ya insan... Aslında başkalarına aktardığımız her şey bir parça eksiktir. İnsan içini dökemez, içindekileri gösterir karşısındakine. Bir şeyden emin olmadığında, başka birine büsbütün eminmiş gibi anlatır durumu ve aldığı tepkiye göre karar verir. Üzerine konuştukça yargısı kesinleşir.
Oysa o, Gül, on beşimde ve bir günde âşık olduğum Gül Ersan, öyle değildi. O dünyaya bir bütün olarak gelmişti sanki. Sonraları dağılmıştı. Bütünün dağılan parçalarını tıpkı benim gibi "eksik" olanlara verip tamamlamaktı onun meselesi. İşte bu yüzden o olmasa, ben de olmazdım.