Bulutlar bize küsünce nehirler kurur, tarlalar ölür, bahçeler solar, toprak ürünlerini keser; insanların kesesi ve bunun sonucu olarak da devletlerin hazinesi boşalır; ticaret durur, sanat durur. Bu geniş ve yaygın dramın ortasında, insanın korkunç kaderini bir an tasavvur etmek bile muhayyileyi yakmaya kâfidir. Denilebilir ki, normalden biraz daha fazla sürecek bir kuraklık, milyonlarca insan neslinin, asırlardan beri zahmetle biriktirdiği zekâ sermayesini tüketmeye ve bizi bu derece şımartan bir medeniyeti iflas ettirmeye kâfidir. Kısaca, hayatın sonsuz çarklarını döndüren bulutlardır!
Desene! Şu çarkları su ile dönen dünya, eski zamandaki gibi bir değirmenden hâlâ farklı değil!
Bulutlar bize küsünce nehirler kurur, tarlalar ölür. Bahçeler solar, toprak ürün vermeyi keser; şahısların kesesi ve sonunda devletlerin hazinesi boşalır; ticaret durur,sanat durur.Bu geniş facia çerçevesi ortasında, insanın korkunç kaderini bir an düşünmek bile hayal dünyamızı yakmaya yeterlidir. Denilebilir ki normalden biraz daha fazla sürecek bir kuraklık, milyonlarca insan neslinin, asırlardan beri zorlukla biriktirdiği zekâ sermayesini tüketmeye ve bizi bu derece şımartan bir medeniyeti iflas ettirmeye yeterlidir. Kısaca, hayatın sonsuz çarklarını döndüren bulutlardır!
-Desene! Şu çarkları su ile dönen dünya, eski zaman işi bir değirmenden hâlâ farklı değil!
Fen, yağmuru lâzım olduğu zaman yağdırmak imkânını bulmadıkça veyahut suyun yerini tutacak bir madde keşfetmedikçe dünyanın mutlak hâkimleri, şu kızıl ufuklar üzerinde sıra sıra yürüyen ve gürleyen siyah bulutlar kalacak!
...
-Desene! Şu çarkları su ile dönen dünya, kâr-ı kadîm bir değirmenden hala farklı değil!