Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşayan Manzaralar
Küçük bir tekne denizde, suların üzerinde gidip gitmediğini belli etmeden kendini gösteriyordu. Belki bir tek ben farkediyorum onun varlığını. Kimilerine göre bir hiç de olabilir onun deniz üzerine kondurulmuşluğu. Şu anda bir resim çizmek istesem, denizi çizerdim belki de. Rengi biraz yeşile çalan denizi. O tabloyu siz de çizebildiniz mi şimdi?
Şu beni çıkarıp atsam içimden rahatlayacak gibiyim.
"1934 yılında soyadı kanunu çıktı. Herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için, insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. Dünyanın en cimrileri 'Eli açık', dünyanın en korkakları ‘Yürekli’, dünyanın en tembelleri 'Çalışkan' gibi soyadları aldılar. Her türlü yağmada hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmasında da sona kaldım. Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime 'Nesin' soyadını aldım. Herkes 'Nesin' diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim." diyor Aziz Nesin. Ben olsam hangi soyadını alırdım diye düşündüm bir süre. Kim olduğumu hatırlatacak tek bir kelime aradım. Çalışkan mıyım, tembel mi, umutlu muyum vasat mı, hayalperest miyim gerçekçi mi? Bilmiyorum. Hangi kelimeyi koysam ismimin yanına bozuyor kelimeyi ismim. Şu beni çıkarıp atsam içimden rahatlayacak gibiyim. Benliğimi koyacak ve kollarımı biraz olsun dinlendirecek bir raf bulamadım. Şu'yum diyemedim. Yol olsam yürünmez, dağ olsam aşılmaz, köprü olsam geçilmez. Bir damla su olsam meleklerin taşıdığı, dünyaya çarptıkça kirlenirdim. Bir taş olsam asıl yurttan gelen, dünya değdikçe kararırdım. Saflığını koruyamadan yürümekle meşhurum. Bir meltemle etrafa saçılır kimliğim. ne adım var ne soyadım. bilmiyorum ki ney'im.
Reklam
"Şu hayatta yakın olup da çıkarı olmadan hareket edemeyen insanlar; karşıdaki de size bir müddet sevgi gösterisi yapar ve çıkarları doğrultusunda en azından faydaları dokunur. Ta ki bir yere kadar! İçinde zerre kadar sevgi kalmayıp artık taşma noktasına gelince tüm işler değişir. Bu doğanın kanunu!"
Türk Edebiyatının En İyi 100 Romanı
Dün akşam Nahid Sırrı Örik'in Sultan Hamid Düşerken isimli kitabını okumaya başladım. Bu vesileyle size bir listeden bahsetmek istiyorum. Mutlaka bilenler vardır fakat bilmeyenler için de faydalı olabilir. 2017 yılında akademisyenler, yazarlar ve edebiyatçılardan oluşan bir ekiple Türk edebiyatının en iyi 100 romanı belirlenmiş. Biliyorum bu
Şu çam ağacına bak… Kurumuş dalları eteklerine düşmüş, eğilip bir parçasını bile çalışmaya tenezzül etmiyor. Çamın davası belli. kendilerinden kopup gidene eğilmiyor. İçinde giden yer hemen yenisiyle doluyor. Ayaklarımın altında çatırdayan, benim kopan her şeyi öylece bırakmanın meşru zemini bu… Doğanın devinimi bu… Milyonlarca yıldır zar atıp duran kör bir mekanizmanın dayatması..Değişim kanundur. Tabiat kanunu. Ben bu kanunlara anarşiyle koşuyorum. Yıllarım bu koşmanın bir hikayesi. Kütle kanuna itiraz ediyorum. Bir durdurabilsem onu, herkesi, her şeyi hak eden boşluğa gönderebilsem…
Erzurum Mebusu Necip Asım Yazıksız'ın Meclis Konuşması (29.05.1932)
Necip Asım B. (Devamla) — Hayır; meşruti- yet devrinde. Saniyen Darülfünun müderrislerinin Darülfünundan yetişmesi lâzımdır. Halbuki ben asker olduğum halde Darülfünun müderrisi oldum. Hep böyle idi. Meselâ Köprülüzade Fuat Bey, lise şahadetnamesi olmadığı halde müderris olmuştur ve elyevm vazifesini muvaffakiyetle yapmaktadır. Sonra bir
Reklam
“Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkla kurtuldu. Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı. Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı… Ve gerçekten çok arkadaşçaydı. Sordum, ‘Neden bunu yaptınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.’ Taksi şoförü bana, şimdi ‘Çöp Kamyonu Kanunu’ dediğim şeyi öğretti. Şoför pek çok insanın çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı. ‘Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin. Onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp iş yerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.’ İşin ana fikri şu ki; başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler. Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla; ‘Size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.”
Çöp kamyonu kanunu...
Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkla kurtuldu. Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı. Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı… Ve gerçekten çok arkadaşçaydı. Sordum, ‘Neden bunu yaptınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.’ Taksi şoförü bana, şimdi ‘Çöp Kamyonu Kanunu’ dediğim şeyi öğretti. Şoför pek çok insanın çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı. ‘Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin. Onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp iş yerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.’ İşin ana fikri şu ki; başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler. Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla; ‘Size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.”
661 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.