sueda

Ulu Rabbe boyun eğmek olan rızâya erince kazâyı önleme arayışı kendilerine haramdır. Kazâda öyle özel bir tat bulurlar ki kurtulmayı dilemek onlara küfür gibi gelir. Kalplerine öyle bir hüsnüzan yerleşmiştir ki herhangi bir üzüntüden karalar giymezler.
III. defter, beyit 1879-1881Kitabı okuyor
Reklam
İşlerden gâfil olmayan ve her şeyden haberdar olan o yaratıcı ulu padişah… Dosta itiraz olmaz. Her ne alsa karşılığını gönderir.
III. defter, beyit 1868-1870Kitabı okuyor
İslam dünyasında yaşayan mirasyedi Müslümanlar olarak, Amerika ve Avrupa veya dünyanın başka yerlerinde, tırnaklarıyla kazıyarak İslam'ı keşfeden insanlara yardım eli uzatmak hiç aklımıza geldi mi? Yıldız Sarayı arşivinde yapılan son araştırmalar, Sultan Abdülhamid'in Amerika'daki Müslümanları desteklemek için el altından Muhammed Web isimli beyaz bir mühtediye para yardımı yaptığını göstermektedir. Muhammed Web, Osmanlının desteği ile New York'ta İslam'ı tanıtan kitaplar yazıp yayınlamış ve bir dergi çıkarmıştır. Ancak daha sonra Amerika'daki Müslümanlara İslam dünyasından el uzatan çıkmamıştır.

Reader Follow Recommendations

See All
[Allah] sabrı hak ile eş kılmıştır. “Ve’l-Asr”ın sonunu bilinçlice oku. Hak yüz binlerce iksir yaratmıştır, [ama] insan sabır gibi [etkili] bir iksir görmemiştir.
Sayfa 371 - III. defter, beyit 1851-1852Kitabı okuyor
Bu dünya rüyadır, zanna takılıp kalma. Rüyada bir el yok olsa da gam değil. Rüyada vücudun eksilmesinden, hatta iki yüz parça olmasından korkulmaz.
Reklam
Peygamber -selam üzerine olsun- buyurur: “Allah, duada ısrar edenleri sever.” Çünkü kişinin yüce Hak’tan istemiş olması ve O’na yakarışı, O’ndan istediği şeyden daha yeğdir.
sueda

sueda

, is currently reading
%37 (378/1000)
·
Liked
Mesnevî-i Ma'nevî
Mesnevî-i Ma'nevîMevlana Celaleddin-i Rumi
9.3/10 · 3,514 reads
Kurtuluş ve ebedî oluş, ancak Peygamber'in eteklerine yapışmanın neticesidir. İşte imân bundan ibarettir; ve O'na eğilecek başların edâsındaki öz, budur. Tek cümleyle: Sana Allah'ın Resûlü olarak, getirdiğin ölçülerin hepsiyle birden, bildiğim ve bilmediğim, anladığım ve anlayamadığım her emrini hak bilerek inanıyorum. Böyle düşünen herkes, bu düşüncesini mezara kadar götüren her ferd, artık cinsi ve milleti, yaptığı ve ettiği ne olursa olsun, müslümandır. Kurtulmuştur.
Allah'ın Sevgilisi bir gün ayakları Zeyd bin Sabit'in ayağı üzerindeyken Zeyd, birdenbire hissettiği tesirden ayağının kopacağını, kırılacağını sandı; ve avaz avaz bağırmamak için dişleriyle dudaklarını kanattı. Zeyd: <<Ben Allah Resûlünün vahiy kâtibiydim. Vahiy geldiği zaman, Allah Resûlü pek fazla ter dökerlerdi. Neden sonra ıstırapları açılır ve konuşmaya başlardı. Ben de yazardım. Çok defa vahiy ânının şiddetinden ayağımın ezilecek gibi olduğunu duydum ve bir daha aynı ayak üzerinde yürüyemiyeceğimi sandım. «Maide Sûresi» nâzil olduğu vakit Allah Resûlü deve üzerindeydiler. Deve yere çöktü. Öyle âni bir çöküş ki, devenin ayakları tuz buz oldu sandık.>>
Büyük ve temiz Hatice, insanoğlunun âzamisini, Allah'a devredilecek aşkın insan perdesinde ve tâkatindeki âzamisiyle sevdi. İnsanlara Allah'ı sevdirmeye memur Allah'ın Sevgilisini sevdi. Böylece hem insan olarak O'nu, hem de Allah'ı sevmiş oldu. Ve yalnız bu misal üzerindedir ki, bu iki sevgi birbirini karartmadı.
Reklam
Aşk, hak ve adaleti, sevgilinin dilek ve iradesinden ibaret bulan ve başka hiçbir ölçü taşımayan ilâhî keyfiyet... Aşk; kendisinde değil, sevgilisinde olmanın ve sonuna kadar feda etmenin büyük haleti... Bu aşk Allah'ındır; ve kullarda ondan serpintiler ve ipuçları vardır. Allah'a ermenin yolu da, işte bu haleti köküne kadar derinleştirmek ve aslî hedefine çevirmek.
Ne güzel muvâzene! Zira, O, zaten topyekûn erkekliğin bizzat hülâsası; ve zira O, kulda bittikten ve kulu bitirdikten sonra Allah'a yönelen aşkın bizzat talimcisiydi. O, o insandı ki, kendisini sevende hudutlu ve mecazî aşk kalmıyor, hemen sonsuz ve hakikî aşk başlıyordu. O, Allah'ın kendisini sevecekler, O'nu severek başlasınlar diye yarattığı kul...
Hatice, ferdiyetini, sevdiği insanın şahsiyet ve ferdiyeti içinde eritip kaybetti. Artık kendisi için fikir, şu veya bu mantık ve usûlle muayene ve mütalâa edilecek bir şey değil, sadece O'nun fikri... Arzu O'nun arzusu, irade O'nun iradesi... İşte aşk: zapt ve fethedici, insanı öz hüviyetinden sıyırıcı ve kendinde kutuplandırıcı aşk budur. Ve gerçek sevgi, bu kudret ve hikmete ulaşamadıkça mevcut değildir. Hatice O'nu sevdi ve bu sevgide Allah sevgisine geçit buldu. Zaten O, Allah sevgisinin kapısı... O'nu seven Allah'ı sever.
İnsanlığın, Adem'den son adama kadar gâyesi, güzel, doğru ve iyiden başka ne olabilir?
915 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.