Ulemanın ithamlarına rağmen gerek yaşadıkları zaman diliminde, gerekse vefatlarından sonra halkın onlara ilgisi devam etmiştir. Kaynaklar özellikle muvelleh dervişler vefat ettikleri zaman, cenazelerinin çok yoğun bir ilgiye mazhar olduklarını ifade etmektedir.¹⁰⁰ Hatta, ulemanın genelinde muvelleh dervişlere karşı olumsuz bir bakışı olmakla
Sayfa 76 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR, Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Kurusallaşmış tasavvufa tepki - gemiyi terk edenler
Her tür gösterişten uzak olma temelinde bir tür gizli zühd fikrini savunmaktaydı. Zira onların temel hareket noktası gösteriş ve riyadan kaçınmaktı. Herhangi bir güzel halin insanlara zahir olması onlar için riya demekti. Bunun için ibadet ve güzel hasletlerin ortaya dökülmesine izin vermezler ve halk tarafından fasık [günahkâr] olarak bilinmek
Sayfa 65 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, KURUMSALLAŞMIŞ TASAVVUF: TARİKATLAR
Reklam
Bazı yüzler insana mutluluk verir
وكان السهروردي يطوف في بعض مسجد الخيف بمني يتصفح الوجوه فقيل له فيه، فقال : إن الله عباداً إذا نظروا إلى شخص أكسبوه سعادة فأنا أطلب ذلك .. Suhreverdi Minada Mescid-i Hifte dolaşıyordu. Müsafaha ediyordu. Bu konuda ona soruldu neden insanların yüzlerine bakıyorsun. O da dedi: Allahın bazı kulları var ki bir şahsa baktığı zaman ona mutluluk kazandırır. İşte ben de onu arıyorum.
Sayfa 9 - Seyda YayınlarıKitabı okuyor
Kasırga denilen rüzgar, kuvvet ve şiddetiyle ağaçların dallarına isabet eder, ama köklerine tesir edemez. Yumuşak akan akarsulara gelince bunlar ağaçların köklerine tesir eder ve söker. Ebu’n-Necib Suhreverdi —İnsanların düşünce ve davranışlarını ancak yumuşaklığımızla değiştirebiliriz.
Çalışma önerisi sadece ticaret ve ibadet ile sınırlı olup, her türden sorgulamayı "günah" ilan ettiği için İslam dünyası, başta Hezarfen İbn-i Rüşt, Farabi, Sühreverdi, vb.) olmak üzere, tüm sıra dışı unsurların sesini kısarak kendini koyu bir Ortaçağ katanlığına hapsetmiştir.
allah dostları müthiş süper adamlar
608/1212 senesinde Avarifu'l-Mearif'in müellifi Sühreverdi ile görüşmek için Bağdat'a geliyor. Rivayete göre bir araya gelen iki ünlü mutasavvıf hiç konuşmadan uzun uzadıya birbirine bakmış, sonra da ayrılmışlardı.
Sayfa 46 - İbnü'l-imad V/194; Makkari II/163Kitabı okudu
Reklam
Maddenin bilimsel gerçekliğini Einstein'dan önce tespit eden filozof
Sühreverdi'nin mantığı "ruh" safsatalarından arındırılabilseydi, ışı­ğın maddeye, maddenin ışığa dönüşebildiği, dolayısıyla ışığında bir kütlesi olduğu, yani onun da bir madde olduğu bilimsel gerçeğini ilk ortaya koyan Einstein değil de ilkel bir halde de olsa Sühreverdi olabilirdi. Tıpkı materyalist tarih anlayışı ve evrim teorisinin Marks'tan, Darwin'den çok önce İbn-i Haldun'da tomurcuklandığı gibi. Yine Sühreverdi'de, maddenin yok olmayıp dönüştüğü ve dünyamız da dahil her şeyin "ol" demekle değil, bir dönüşüm ve evrim sonucu oluştuğu gerçeğini rahatlıkla görebilmekteyiz. Kuşkusuz o, evrimin ilk maddesi olarak tanrı­-ruh'a işaret etmektedir; ancak Sühreverdi'nin bu noktadaki belirlemesinde adı geçen tanrı-ruh'un, kutsal kitaplardaki Tanrı olmadığı, aksine maddeye -daha doğrusu maddenin katı biçimine- dönüşebilen ışık olduğu -ve onun dönüşümüyle oluşan maddenin tekrar ışığa dönüşebildiği- şeklinde oldukça bilimsel saptamalar görüyoruz. Ne yazık ki üretkenliğinin daha başında iken karşılaştığı "dinsizlik" suçlamalarıyla katledilmesi, çalışmalarının geliştirilmesini engellemiştir.
Işıkçılığın kurucusu Şehabettin Sühreverdi'e göre:
Felsefe, bir sezgi işidir, (ilham, vahiy, hadis) felsefe yapmak, peygamberlik yapmak demektir. İnsan özvarlığını (nefsini) eğiterek, yavaş yavaş ve basamak basamak ışığa doğru yükselir. İnsan ışığa yaklaştıkça, ışığın aydınlığı artar. Sezgi yoluna bir kez girildi mi, gittikçe güçlenir insan. Her basamağın aydınlığı, insanı, bir yukarıdaki basamağın aydınlığına çeker. Böylelikle, ışıklar ışığının, her anlamı kapsayan büyük aydınlığına ulaşılır. Gerçek felsefe, mantık oyunlarına başvurmak değil böylesine bir sezgi merdivenine tırmanabilmektir. Anlamlar alemi, sözcüklerle anlatılmaz ve mantık oyunlarıyla tanıtlana­maz. İnsanlar, ona bir başlarına ulaşabilirler. Felsefe, onlara sadece bu yolu göstermekte yardımcı olabilir.
Tolstoy, 1908 yılında, "Abdullah El Sühreverdi"nin Hindistan'da basılmış "Hz. Muhammed'in Hadisleri" kitabını okumuştur. Okuduğu hadislerden bir kitapçık derlemiş, bunu Rusya'nın "Posrednik" adlı yayınevinde bastırmıştır. Kitap, 1908 yılının ekim ayında "Muhammed'in Kur'an'a Girmemiş Hadisleri" isminde okuyucuya sunulmuştur. Bu bölüm Tolstoy'un derlediği bu hadis kitapçığından oluşmaktadır. Kitapçığın ismi metodolojik olarak yanlış olduğu için daha sonra "Hz. Muhammed" olarak değiştirilmiştir.
Sayfa 18 - Çalıkuşu YayınlarıKitabı okudu
Sühreverdi
Türk- islam düşünürleri arasında pisagorculugun gercekten etkisi altında kalan bir diğer filozof da sühreverdi'dir. Hemen hemen her konuda bu etkiyi görmek imkanı vardır. Bunu kendisi de defalarca tekrarlamaktan geri durmaz..
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.